Warning: Undefined array key "tEBNDM" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/option.php on line 1

Warning: Undefined array key "LsDyLy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp.php on line 1

Warning: Undefined array key "VgOmZL" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-error.php on line 2

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$categories is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$post2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$link2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Warning: Undefined array key "KYYBez" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-query.php on line 2

Warning: Undefined array key "hceChJ" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-theme.php on line 1

Warning: Undefined array key "FrjaEP" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 1

Warning: Undefined array key "TXnGuc" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 2

Warning: Undefined array key "rcpzQy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-walker-category.php on line 1

Deprecated: Using ${var} in strings is deprecated, use {$var} instead in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/comment-template.php on line 1745
Vanessa's State of Mind | Meksika

Meksika

From TULUM / MEXICO to CAYE CAULKER / BELIZE

18.12.2010

Internetteki sayfalarına göre, gece saat 03.00’te, Chetumal’dan, Belize City’e giden bir otobüs olmalıydı. Bu yüzden içim rahat Tulum’dan saat 22.00’de Chetumal’a gitmek üzere otobüse bindim (150p). Ancak 02.00’de vardığımda, olmadığını öğrenmek pek hoş olmadı tabi. Ben de terminalda kıvrılıp uyumaya başladım çünkü ilk otobüsün 07.00’de olduğu söylendi. Ancak 04.15’de kötü bir rüya ile uyandığımda, Aşa adındaki rasta, nereye gideceğimi sordu. Belize’liymiş ve saat  05.00’de bir otobüs olduğunu söyledi (12belize dolars). Meğersem başka yerden kalkan otobüsler de varmış ama tabiki ADO’nun bu bilgiyi bana vermesi işine gelmemişti. Aşa sayesinde Caye Caulker’a varana kadar hep bir yerliymiş gibi gittim.

Her ne kadar birinden inip, birine binsek de çok keyifliydi. Orange Walk, Lamanai gibi kasabalardan, cashew, tamarind şaraplarının satıldığı çiftliklerden geçtik. Yummy.

Meksika’dan çıkarken legal olmadığı halde 20usd aldılar ve karşılışında sorduğum halde elbetteki bir doküman bile veremediler.

FAREWELL TO MEXICO

Tarihinde Olmekleri, Toltekleri, Zapotekleri, Mikstekleri, Mayaları, Aztekleri barındıran,

çok zengin ve büyüleyici bir kültüre sahip Meksika.. 

bir sürü zihniyet ile uğraşmış

ama neyse ki ayakta kalmayı da başarabilmiş..

 Ustelik bunu iyi tarafından alarak, mimari bir kozmopolitlik de yaratmış..

Beklediğimden çok daha modern, sıcak, renkli bir hava sergileyen Meksika’nin her parcasina asik oldum..

 Neredeyse her sokakta Mariachi calgicilarina,

ritmine kendini kaptirip her daim dans eden yerel halkina,

Maya tapinaklari, Cenote’leri, selaleleri, Karayip sahilleri’ne

marketleri, yemekleri, rengarenk kostumleri, sapkalari, pelerinlerine,

Sokaklara tasmis sanatlarina, ruhlarina,

çekinmeden öpüşen aşıklarina asik oldum!

Dayanışma var bir kere – evsizler nerdeyse çalgıcılardan fazla para topluyorlar..

her yörede farklı halk eğlenceleri, bedava ikramlari (tekilalar, mescaller, sular…)

Eğlence damarlarına işlemiş, Cantina’larda masalardan limon ve tuz eksik olmuyor.

Tıklım tıklım konserlerde bir kötü yok seni rahatsız eden..

bu renkli perdenin arkasında saklananlar da var tabi

yozlaşma, hırsızlık, dolandırıcılık

hatta gitmediğim yerlerde çok daha sertleri

fakirlik var, burada da evler fakirlikten açıkta..

Kaynana baskısı burda da var mesela 🙂

Ama meziyet asıl ruhu ayakta tutmakta

Viva Meksika

teşekk0rler, doyamadıklarımdansın…

Bir kac Meksika Efsanesi

 şimşeği takip ederek, altın bulacaklarina inananlar var.

Çocuklarını bizlerdan uzak tutmaya çalışıyorlar ama olur da karşılaşılırsan sasirma, negative enerji üzerlerinde kalmasın diye çocuklarını öpmeni isteyebilirler.

Chamula’da yabancıları ‘Alman’ diye çağırıyorlar.

TULUM

(14-17.12.2010)

hem küçük bir şehir hayatına,

hem turkuvaz suların bembeyaz kumla dans ettiği sahile

ve üzerine batan güneşe

hem de hemen kenarındaki Maya tapınaklarına ev sahipliği yapan

muthis şanslı, özel ve eşsiz bir yer Tulum..

Otobüs durağının sağından ve solundan, toplam neredeyse 1km boyunca bir yerleşim alanı var. Ve burda kendi çapında her şey var..

Bu merkezden collectivo ile 15dk’da 15 pesos’a veya yürüyerek 30+dk’da

aynı istikamette olan sahile veya tapınaklara ulaşabiliyorsun.

Yine cok guzel insanlarla tanistim burda da.. Senelerini, en büyük tutkusu baleye vermiş olan Chango, işinde çok başarılı olmuş ve bir sürü ödüller almış. Emekliye ayrıldığı gün ile, uzun zamandır hayalini kurduğu ‘bir Yunan adasından ev almak’ için Yol’a çıktığı gün, aynı gün olmuş.  Ve soluğu Santorini de bulmuş. Ardından Mango ile tanışmış. Mango, ev almadan önce, bir de Meksika’yı gezmesi gerektiğini söyleyince, Chango O’nu dinleyip onunla gitmiş. Tulum’a vardıklarında ise, bir daha ordan ayrılamamışlar. O gün bugündür, Chango ile Mango, Tulum’da, içinde kendi özel cenote’si olan bir malikanede, çok mutlu yaşarlarmış.

Nerdeyse her gün merkezdeki arkadaşlarını görmeye, bir cafe’ye yemeğe gidiyorlar. Rastlarsan, benden lütfen çok selam söyle. Eminim seni de evlerinde ağırlamak isteyeceklerdir, çok tatlılar ve hoş sohbetler.. Ben gitmedim ama belki sen bu şansa erişirsin.

Görülesiler:

Ruinas de Tulum / Tulum Maya tapınakları

Tapınakların Karayip sularının ve Yucatan yarımadasının yanı başında olması, burayı ayrıcalıklı yapıyor, müthiş bir manzara ve yumuşaklık katıyor. 13-15yy.ları arasında en güzel dönemlerini yaşamış bu güzel tapınakları, ispanyolların gelmesinin ardından 70 sene yaşayabilmiş olmalarına borçluyuz.

Sabah erken veya kapanmadan 1-2 saat önce gitmek, kalabalık tarafından boğulmamak adına gerekli olabilir. Giriş 51 pesos.

Playa del Tulum


Playa de Akumal

Buraya gelirsen mutlaka snorkel yap, kocaman kaplumbağalar var!

Reserva de la biosfera sian ka’an

Casa de la cultura

Accomodation & Nightlife & Food

Eğer sahil yerine şehir hayatını tercih ediyorsan

ya da bir şekil, şehir içinde kalmak durumunda kalırsan,

Weary Traveler nerdeyse tüm backpacker’ların tercihi.

Kendi yemeğini, kendin pişirmene rağmen, nedense çok mantıklı değil fiyatları.

Dışarda çok daha güzel ve lokal yiyebilirsin.

Ama heralde sosyallesmek adina, bir sürü backpacker, burda yemeği tercih edebiliyor.

Hemen yanındaki stand’da müthiş lezzetli 3 tacos 10 pesos

Hemen karşısında, tencerelerde günlük ev yemekleri yapan esnaf lokantasinda ise maksimum 20 pesos’a çıkabilirsin.

Daha sokak aralarında, daha bile ucuza..

Weary traveler’da gün batımı sonrası başlayan karı koca drum’cılar ve yanlarında oturan çocukları, mekanı güzel bir ısıttıktan sonra, 11-12’ye kadar arkadan çalan müzik, sosyalleşme muhabbetlerine akor yapıyor. Hemen karşısındaki 2 bar da, şaşırtıcı derecede güzel. Lokal salsa kulüpleri ise, yine bence kaçırılmaması gerekenlerden.

Eğer sahilde kalmak istiyorsan,

Geldiğin mevsime göre akşam soğukluğu ile helalleştikten sonra

Hotel fiyatları 500pesos’dan başlıyor

Yemekler ise 100 pesos’dan

Ancak

öyle güzel bir yer biliyorum ki

buradan ayrılmakta zorlanabilirsin..

en azindan bana buyuk oyle oldu..

kendi çadırın varsa kamp yapabilirsin (70p)

istersen çadır kiralayabilirsin (100p)

ya da benim gibi hamak kiralayabilirsin (50p)

ya da içinde salıncak yatak olan özel bungalovlarda kalabilirsin (130p)

müthiş insanlarla tanışacağın kesin..

Mutfağını, kendi malzemelerinizi getirdiğin sürece kullanabilir, ancak mutlaka tertemiz bırakmalısın!!!

Eğer italyanlar ordaysa, kimbilir belki, beyaz kum üzeri yakılan ateşte, bol malzemeli pizza yeme şansına da erişebilirsin..

Yerin adını öğrenmek için: vanessataragano@gmail.com

v’stateofriends

benim canım ve canımdan öte arkadaşlarım saolsunlar, apayrı,

Yol’da müthiş şeker insanlarla tanışıyorum

her gün yeni insanlar, ve dolayısıyla yeni ülkeler, yeni kültürler

yeni hayat hikayeleri

Yol’a her gün yeniden aşık oluyorum

Hepimiz değilse de, en azından çoğumuz adına konuşursam, yanlış olmayacağını düşünüyorum

Hepimizin doğaya olan aşkı, keşif merakımız, tutkularımız benzer

Sadece tipimiz, milletimiz farklı

Ama aslında hepimiz aynıyız

Her tanıştığımız yeni insan için minnet doluyuz

Yerel’in derinine indiğimiz zaman yükseliyor,

Yardım eli uzatabildikçe kabarıyor,

An’da yaşayarak sonsuzluğu tam içimizde hissediyoruz!

Teşekkürlerlerlerlerlerlerler tanıştığım çok güzel ötesi insanlar için..

Kath, Alana, Alex, Braulio, Max, Nicole, Nicky, Andy, Juliet, Vincent, Foi, Judith, Laurel ve daha niceleri…

Hele hele Yol’a senelerini vermiş seyyahları gördükçe öyle coşuyorum ki,

74’ünde dünya tatlısı bir kadınla tanıştım geçen gün..

Gönüllülük işleri yaparak dünyayı geziyor,

Yaptığını o kadar büyük bir tutkuyla anlatıyor ki..

hayranlıkla dinliyor, çocuk gibi istiyorumm

Her bir kırışığında derin bir hikayesi olan benden diri vücutlu müthis ötesi kadın,

25 sene önce Türkiye’yi gezmiş, en az 7 şehir saydı gittiği, bir kaç türkçe kelimeyle birlikte, inanılmazdı!

En kolay şarap kelimesini hatırladı – shot-up’a benzediği için, çok eğleniyordu hala söylerken.. bende 🙂

Sonra da 6m yükseklikten, herkesin zar zor atladığı tepeden göle balıklama atlayarak girdi..

Gerçekten..

Nerdeyse San Cristobal’dan sonra, her gittiğim yerde gördüğüm David, şimdilerinde 80’e geliyor. Geçmişinde sosyal sorumluluk adına bir sürü projede çalışmış, şimdi emeklilik maaşıyla ‘backpacking’ yapıyor! Bizim otobüsle gittiğimiz yerlere, bisikletle aynı anda varıyor.. En zor hiking turlarını araştırıp, onu yapıyor.. Herşeyden konuşmayı seviyor ve dinlerken çocuk heyecanını giyiyor..( az önce mail atmıl, yeni öneriler soruyor.. 🙂 )

San Cristobal’de tanıştıgım Sophie ve abisinin hikayesi ise birebir ‘into the wild’ filminin,

olmayan mutlu sonu gibiydi.

Gezmeye gönüllerini vermiş bir takım insanlar da, para kazanarak tutkularını bir şekilde devam ettirmek için peşlerine römorklar takıyorlar…  Taylor, solar panellerle elektiğini sağladığı römorkunda yemek yapıp satıyor; Sonia, Hindistan’dan alıp taşıdığı şalvarları satıyor.

Irvana ve güzelliği, bir yandan kendi kitesurfuyle surf yaparken, profesyonel mesleği olan kuaförlüğü sürdürerek geçimini sağlıyor.

Marcy’nin eli yok ama bu onu ne bilezik yapmaktan, ne de gezmekten alı koyuyor..

Çok güzel çoookkk … bekleriz 🙂

Meksika’nın Sokak Yemekleri

MERIDA

(12-14.12.2010)

Yucatan eyaletinin başkenti Merida.

Yucatan ismi yanlis bir anlamayla dogmus. ispanyollar kesfe geldiklerinde, buranin adini sormuslar. Mayalar da ‘seni anlamiyoruz’ anlamina gelen ‘Yucatan’ demis ve olmus 🙂

Eski bir Maya şehri olan Merida’nin anlami ise ‘sonsuzluğun yüzü’..

 Kirectasi mimarisi ise O’na bugünkü ‘beyaz şehir’ nam’ını vermiş.

Tek sayılar, doğudan batıyı, çiftler ise kuzeyden güneyi sıralıyor.

Sihirli bir şehre benziyor..


görülesiler:

the plaza grande

the plaza grande

(Maya zamanından beri merkezmiş burası)

Bir Meksika klasiği olan sokaklarda müzik ve dans

burada başka bir boyuta taşınmış

Pazar sabahtan başlayan market, 2’den sonra canlanıyor

Aynı alanda, oturarak seyredebileceğin,

20 profesyonel dansçının yaptığı

Maya ve Latin karışımı dans gösterisinin keyfine

doyum da yok, ucret de..

Ardından akşam konseri başlıyor Ve sokaktaki yüzlerce yerli, birden sokak ortasında dans etmeye başlıyor – Tüm bulvar salsa, merenge müziği ve adımları eşliğinde bir haftaya veda ediyor, yeni bir haftaya, kırıtarak merhaba diyor.

Bence çok umut verici ve keyifli. Devletin en az haftada 2 sunduğu bu halk eğlencelerine, 7’den 70’e herkes büyük bir keyifle katılıyor, eğleniyor ve bunun için başka hiçbirşeye ihtiyaçları olmadığını bağırıyorlar. Bu sayede, Pazar ve Pazartesi sendromu çektiklerini de hiç sanmıyorum..

Aynı alanda turistico centro’yu

——————

Yönetim binasını



——————–

Museo de Contemprio’yu da



görebilirsin…

——————————

Teatro Armando Manzanero

Şansıma ‘contemprary dance festival’ vardı, mmm…

————————-

Bazar Garcia Rehan

Aslında bence biraz hayal kırıklığı – küçük ve sıkıcı geldi bana ama yine de sen de bir şansını dene istersen..

——————

Chichen-itza

07.07.2007’de, Chichen-itza Maya Tapınakları/piramitleri, dünyanın 7 harikalarından biri seçildi.

(Chi- ağız / chen – kuyu / it – sihirbaz / za – su)

%80’i ormanla kaplı, sadece %20’si halka açık

Rehberimiz 1500’lere kadar,  Yucatan+Chiapas eyaletlerinde ve Belize+Guatamela+Honduras+El Salvador ülkelerinde Maya’ların yaşadığını ve şimdiye kadar toplam 1200 Maya alanı saptandığını anlattı.

Chichen-itza’nın bu kadar popüler olmasının sebebi:

Özellikle 21 Mart VE 22 Eylül civarlarında, güneşin konumu ve gölgesi sayesinde, piramidin üzerinde oluşan yılan gölgesinin, yere doğru iniyor gibi gözükmesi (tabi bu zamanlarda buranın kalabalığı da akıl alacak boyutta olmuyormuş). Her 4 tarafında 91’er basamakla toplam 364 basamak ve en tepedeki basamakla 365 gün temsil ediliyor.

Daha önce meşhur yüzük oyunundan bahsetmiştim.

Chichen itza en büyük sahasına sahip. Rehberimiz, bunun bir oyundan çok, geleneksel bir seremoni olduğunu anlatıyor. ‘Oyunda kazanan mı kaybeden mi ölüyor’ hala büyük bir soru işareti. 5.000 kişinin yaşadığı tahmin edilen bu alanda, bu seromoniyi, sadece 500 kişi seyretme şansına erişiyor.

Buranin mimarisi de yeni kapılar açmış,

iç bükey yapısı sayesinde hiç bir şekilde bu alanda bağırmana gerek yok.

1 alkış sesi, kutsal bir sayı olan 7 kere eko yapıyor.

Ölüleri, evlerin altına gömerlermiş.

———-

Halk otobüsüyle gidiş dönüş 140 pesos / rehberli tur alırsanız, yemeksiz min 220pesos

+ giriş 168 pesos

Ik-kil Cenote

Zamanında çöken yeryüzünün, zamanla, yağan yağmur suları sayesinde

yer altında oluşan, naturel, gizli gölcüklere deniyor. Müthiş bir manzara..

Mesela İk-kil’in derinliği 40m + 20m de suyun derinliği var. Çapı da 20m.

Girişinin 70 pesos olduğu bu Cenote girişinde, bal ve çeşitli otlarla karıştırılmış bir Maya içkisi ikram ediliyor. Yüzmenize de izin veriliyor, ancak turda buraya sadece 10dk ayırdıklarınden (poh) giremedim.

Cenote’lerde dalan ya da snorkel yapan bir kac kisi tanidim, çok memnun kalmışlar, bilgine…

Uxmal

Dibilchaltun

Arkeoloji müzesi

Reserva de la Biosfera Ria Celestun — pembe flamingolaaaarrrr !!

12.12 Guadalupe gününe burda girdim

Ama kilisede bütün gün duanın dışında pek bir kutlama yoktu

Anlaşılan pek de katolik bir şehir değil burası..

Guadalupa gününün anlam ve önemi:

Basit bir yerli olan Juan Diego, 1531’de, Tepeyac’ta, genç bir kadın hayali gördüğünü söyler. Rahip kanıt isteyince, 3 gün sonra sunum yapmaya giden Diego’nun üzerinde Meryem ananın hayali belirmiş. Büylece Diego ilk  latin aziz ünvanını alan isim olmuş.

Kasım ayının sonundan itibaren, ülkenin çeşitli şehirlerde, veya şehir aralarında otobanda,

üzerlerine Guadalupe tshirtu giymiş ya da eline heykelini almış, yüreği din ile taşmis insanlar

bağlılıklarını ıspatlamak ve derin inanclarini göstermek adına

1 ay boyunca

yürüyerek / koşarak veya dizlerinin üstünde emekleyerek Yol yapıyorlar!!!

Nerelerde kalınılabilir?

Hostel Zocalo – tam merkezde / Nomados Youth Hostel / Hostel Del Pelegrino

Aldığım notlardandı ama hiç birinde yer kalmamıştı.. Ben de Santa Lucia’da kaldım ve fena değildi bence..

v’StateofSoul

nankörlük değil niyetim

özür dileyerek, içtenlikle söylüyorum

Aslinda fazla hızlı gezdiğimi düşünüyorum

Geldim gördüm gittim değil, yaşamak istiyorum

Biraz daha içime çekmek istiyorum Daha derinden

Aldığım haz tarifsiz

En çok Yol’da, ruhumu, bedenimi, kalbimi ‘bir’ hissediyorum..

O yüzden sonsuz şükür her anıma

Ve tüm sevdiklerime!

Ve herşeye!.

Sadece demek istediğim…

Yol’un beni çağırdığı ritim farklı

sevdiğim yerde daha uzun kalmak

Kendi ritmimde gitmeye coşuyor içim..

Burda daha da özgür insanların ışıklarını gördükçe, can da çekiyor heralde…

Ve Fakat bağlarımı da çok seviyor, kimseyi üzmek istemiyorum ..

Hörmetler 🙂

PALENQUE / El Panchan

(10-12.12.2010)

Wohooo mükemmmmeeeellllll

Ormanın resmen içinde, El Panchan’da kaldım.

Odandan çıkınca, toprağa, çimene basıyorsun,

Dev gibi ağaçların arasında..

Az ilerde hamaklar..

Az daha ilerde bir dere..

Üstünde küçücük bir köprü..

Her gün üstünden geçiyorsun..

jungle palace

Komsularin kuşlar, horozlar, tavuz kuşları..

jonglörler, gitaristler, ateş dansçıları…

Kaldığım yerin adı Jungle Palace (50pesos) – ki El Panchan’da çoğu yer de bu kadar güzeldir eminim..)

… Doganin kalbinde uyuyor, uyanıyorsun..

Yürürsen 1,5 saatte, Collectivo ile 20dk’da 10pesos’ya + Ulusal parka giriş 25 + tapınaklara 50pesos

Palenque Mayan Ruins’a varıyorsun

Milattan önceye!! muhtesemmm

kimbilir kac nesil once yasayan insanlarla ayni topraga basmak.. ayni goril sesleri esliginde, ayni piramitlerin ihtisamina asik olmak..

tarifi zor, buyusu bol.. Karşında gördüğün dağın altında, buranın en büyük piramidi olduğu söyleniyor… 5dk ilerde ise bir selale!

Tapınakları çevreleyen Palenque National Park’da, hiking de yapabiliyorsun. Kuşlar, maymunlar, az da olsa jaguarlarla!

Akşamları, büyük olan restoranda, saat 8’den itibaren canlı muzik başlıyor. Farklı gecelerde farklı gruplar yummyy

En ilginci de tartışmasız 10’da başlayan ateş dansları.. nefes kesiyor,

4 dansçı ardı ardına, birbirinden özgün, özgür, cesur, adrenalin saçıyor..

Umarım sen daha bile güzellerini görürsün… sevgiler…

SAN CRISTOBAL

/Chiapas

(7&8.12.2010)

Burası da şeker ötesi bir yer. Zaten bu denli soğuk rrr başka türlü nasıl çekilir bilmiyorum.

Zamanında yerlilerin hakkını savunan Aziz Saint Christopher’dan almış ismini San Cristobal.

—————

sokakları…

vss: Herkes çok daha fazla kalıyor burda, geri geliyor, bir daha geliyor, öyle bir yer anlaşılan! (Açıkçası bana biraz turistik geldi – anlamadım herhalde..)

——————

Sightseeing:

Merkez,

Market – ki ilerledikçe lokalleşiyor – yummyyy

58 lakes

Chamula

Marketin az ilersinden kalkan halk otobüsüyle, 10pesos, yarım saat.

Burada fotoğraf çekmen tercih edilmiyor – ruhlarının çalındığına inananlar var

Maya geçmişleri var, tzotzil dili konuşuluyor

Fakirler ve maalesef turistlere ısrar ederek kazanmayı seçmişler.

Çok enteresan bir kiliseleri var (giriş kişi başı 20 pesos). Sanki kendi elleriyle yapmışlar her bir parçasını.. yerde çimenler, her yerde mumlar, kimi çıplak, kimi bardak içinde – çoğu aziz resimli.. topluluklar halinde, çok loş ve hoştu. Yakılan tütsüler de şüphesiz başka bir boyuta taşıyordu gelenleri..

Geleneksel bir dua törenine tanık olduk. Malum, 12.12 Bakire Guadalupe günü yaklaşmıştı. Duayı edenler erkekti, dizlerine kadar beyaz tüylü bir deri parçasını ceket kıvamında giymiş, kırmızı kuşakları ve başlarına geleneksel bir bağlayışla taktıkları beyaz eşarplarıyla, bağlılıklarını görselleştirmişlerdi. Kadınlar ise rengarenk üstleri ve uzun eteklerinin içinde, yerde oturuyorlardı, çocuklarıyla birlikte. O kadar tatlı gözüküyordu ki uzun siyah, iki yandan örülü saçlarının arasından çıkan gülen yüzleri.. yanlarına oturası geliyordu insanın..

Kilisenin içinde fotoğraf cekmek kesinlikle yasak ama yemeleri, icmeleri yasak degildi.

Camekanların içine koyulmuş aziz heykellerinin boyunlarında ayna asılı.

Kimisi, şeytanların ilgisini dağıtmak için diyor. Fakat yerlilerden daha enteresan bir bilgi geldi:

Eskiden burada yaşayan Mayalılar, İspanya sömürgeliği başladığı zaman, hıristiyan olmayı red etmişler ve fakat bu yüzden cezalandırılmış, hatta çoğu öldürülmüş de… Geri kalanlar da, inanclarini icinde tutarak yaşamak uğruna, bu aziz heykellerin boyunlarına birer ayna hediye etmişler ki – aslında, onlara tapar gibi görünürken, aynadan kendilerine bakarak, ibadetlerini sürdürsünler..

www.youtube.com/watch?v=skJURa3JFEE bu şarkı ile uyandırıyorlar burda doğumgünü olanları 🙂

Çok enteresan bir mezarlıkları da var. Her bir mezarlık birbirinden farklı ve kilise gibi oldukca özel. Ortak tek yanları – kullandıkları haç beyaz ise genç ölümü, siyahsa daha yaşlıca bir ölümü temsil ediyor.

————————————————

Gece hayatı:

Akşamları en popüler ünvanını kazanan Revolution bar, her gece farklı ve canlı müzik sunuyor. Gelenler ise genelde gezginlerden oluşuyor.

Latinas adlı diskonun, ‘club’ olma yolundaki halini önerdiğimden değil tabi ama komik bir yerdi bence. Latin müziği ile disco karışımı bir müzik seçeneği sunuyor,

(Dediğim gibi fazla kalamadım, eminim daha güzel yerel yerleri de vardır)

Nerde kalınılabilir:

Posada Mexico (hi hostel – hergün farklı bir kahvaltı + wifi + güzel ortam + güzel insanlar = 70-100 pesos.

(sezona göre değişiyor).

Tip: Bir sokak sonrasında 20 peso daha ucuza aynı işletme var. Ucuzunda kalıp büyüğündeki faydalardan yararlanabiliyorsun.

MAZUNTE

04-06.12.2010

(nufus: 702)

Kuşların öpücükleriyle uyanmak mıııı? Böyle bir şey mi var yaa enfes 🙂

Gülerek başlıyorsun bi kere güne, o niyette olmasan bile..

Küçük bir sahil kasabası olması gereği, herkes aile gibi, sıcacık ve davetkar..

Kısmi kuvvetli dalgaları, sörfçülere de mekan sagliyor.

Mazunte’nin bati ucunda yer alan Punta Cometa adli yarimada/dag, kuslarin ve balina gibi deniz memelilerinin goc esnasinda ugrak mekanlarindan. Vakti zamaninda da Aztek ve korsanlarin kusatmalarina ugramis yarimada, beraberinde hazine soylemlerini de getiriyor tabi. Simdilerde ise küçük ormancığında 20dklık yürüyüş parkuru sagliyor.

Bati kisminda Mermejita adli bakir bir mini sahil ve 10dk yürüyüş mesafesinde ise San Augustonillo adlı başka bir kasaba var.

Deniz kaplumbagalari da meshur buranin..

ama henüz fazla turistik bir yer olmadığından, gelenler seçilmiş şanslı insanlardı sanki

En azından ben öyle hissettim ve kaldığım şu 2 gün içinde çocuklar gibi şendim.

————-

gecesi:

Yolculuğumun en ilginç gecelerinden birini de burda geçirdim herhalde..

Sahilde tanıştığım ispanyol kızlarla sohbet ederken, elimize bir flyer tutuşturdular. Luna Nuera’da akşam bir gösteri olduğu yazıyordu. ‘Ne olabilir ki’ diyerek kucuk beklentilerimle birlikte gittim. Ahsaptan yapilmis, kucuk ama yuksek tavanli bu mekanda, onlerde bir yere comeldim. Buyulu anlar, tavandan sallanan bir kizla basladi. Thinker Bell, ilk gösterisinde, havada, kipkirmizi ipek kumaslarla yapılmayan hareket bırakmayarak cesurca gidilebilecek tüm yerlere gitti. Ona, bir gitar ve bir drumla bir çift eşlik ediyordu ki, gitar çalan kız, birden ağzından saksafon sesi çıkarmaya başladı. Ve bir trio oluştu. Boylesine basit bir mekanda, boylesine etkileyici bir gosteri, icimdeki enerjiye ruzgarlar estirmis, tüylerimi saha kaldirmisti. Kulaklarımıza, gözlerimize inanamıyor, biz de ara ara çığlıklarla, ıslıklarla eşlik ediyorduk. Ardindan, tum odayi inleten afet hatun sesi esliginde çıplak ellerle halat gösterisi yapan tinker bell, gosterinin krasendosu oldu. Hiç korkuları yok gibiydi. İleri gitmekten, sınırları zorlamaktan belli ki hiç korkmamışlardı. Ve bunu Mazunte gibi küçücük bir yerde tutkularıyla yapıyorlardı, para stresinden uzakta.. hayran kaldım! Ve bir kez daha asik oldum! Tesekkurler!

ps. Isla ve Casa Magica ise, gidilebilecek diğer barlarındanmış.

nerede kalınabilir:

El Arkitekto adında popüler bir hostel var – Enteresan kabanyaları var, tavana asılı yataklar.. wifi’ları var ve yemekleri uygun ve lezzetli.

Ancak ben orda kalmadım. Keth ile Alana’nın önerdiği La Vieja Serena’da kalarak, kendime göre çok iyi yaptım, daha sakin, daha bana göreydi. Sahipleri Fito ve Reina ile tanıştım. Çok tatlıydılar. Üstelik güneş batışı ardından koydukları her gün farklı ve çok kaliteli ve zevkli bir dünya müziği, bambaşka renkler ve esrarengiz bir hava katıyordu bu huzurlu ortama.. yemekleri de çok güzeldii.. özledim bilee..

sokakları…

sahilleri…

Go to Top