04-06.12.2010

(nufus: 702)

Kuşların öpücükleriyle uyanmak mıııı? Böyle bir şey mi var yaa enfes 🙂

Gülerek başlıyorsun bi kere güne, o niyette olmasan bile..

Küçük bir sahil kasabası olması gereği, herkes aile gibi, sıcacık ve davetkar..

Kısmi kuvvetli dalgaları, sörfçülere de mekan sagliyor.

Mazunte’nin bati ucunda yer alan Punta Cometa adli yarimada/dag, kuslarin ve balina gibi deniz memelilerinin goc esnasinda ugrak mekanlarindan. Vakti zamaninda da Aztek ve korsanlarin kusatmalarina ugramis yarimada, beraberinde hazine soylemlerini de getiriyor tabi. Simdilerde ise küçük ormancığında 20dklık yürüyüş parkuru sagliyor.

Bati kisminda Mermejita adli bakir bir mini sahil ve 10dk yürüyüş mesafesinde ise San Augustonillo adlı başka bir kasaba var.

Deniz kaplumbagalari da meshur buranin..

ama henüz fazla turistik bir yer olmadığından, gelenler seçilmiş şanslı insanlardı sanki

En azından ben öyle hissettim ve kaldığım şu 2 gün içinde çocuklar gibi şendim.

————-

gecesi:

Yolculuğumun en ilginç gecelerinden birini de burda geçirdim herhalde..

Sahilde tanıştığım ispanyol kızlarla sohbet ederken, elimize bir flyer tutuşturdular. Luna Nuera’da akşam bir gösteri olduğu yazıyordu. ‘Ne olabilir ki’ diyerek kucuk beklentilerimle birlikte gittim. Ahsaptan yapilmis, kucuk ama yuksek tavanli bu mekanda, onlerde bir yere comeldim. Buyulu anlar, tavandan sallanan bir kizla basladi. Thinker Bell, ilk gösterisinde, havada, kipkirmizi ipek kumaslarla yapılmayan hareket bırakmayarak cesurca gidilebilecek tüm yerlere gitti. Ona, bir gitar ve bir drumla bir çift eşlik ediyordu ki, gitar çalan kız, birden ağzından saksafon sesi çıkarmaya başladı. Ve bir trio oluştu. Boylesine basit bir mekanda, boylesine etkileyici bir gosteri, icimdeki enerjiye ruzgarlar estirmis, tüylerimi saha kaldirmisti. Kulaklarımıza, gözlerimize inanamıyor, biz de ara ara çığlıklarla, ıslıklarla eşlik ediyorduk. Ardindan, tum odayi inleten afet hatun sesi esliginde çıplak ellerle halat gösterisi yapan tinker bell, gosterinin krasendosu oldu. Hiç korkuları yok gibiydi. İleri gitmekten, sınırları zorlamaktan belli ki hiç korkmamışlardı. Ve bunu Mazunte gibi küçücük bir yerde tutkularıyla yapıyorlardı, para stresinden uzakta.. hayran kaldım! Ve bir kez daha asik oldum! Tesekkurler!

ps. Isla ve Casa Magica ise, gidilebilecek diğer barlarındanmış.

nerede kalınabilir:

El Arkitekto adında popüler bir hostel var – Enteresan kabanyaları var, tavana asılı yataklar.. wifi’ları var ve yemekleri uygun ve lezzetli.

Ancak ben orda kalmadım. Keth ile Alana’nın önerdiği La Vieja Serena’da kalarak, kendime göre çok iyi yaptım, daha sakin, daha bana göreydi. Sahipleri Fito ve Reina ile tanıştım. Çok tatlıydılar. Üstelik güneş batışı ardından koydukları her gün farklı ve çok kaliteli ve zevkli bir dünya müziği, bambaşka renkler ve esrarengiz bir hava katıyordu bu huzurlu ortama.. yemekleri de çok güzeldii.. özledim bilee..

sokakları…

sahilleri…