Warning: Undefined array key "tEBNDM" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/option.php on line 1

Warning: Undefined array key "LsDyLy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp.php on line 1

Warning: Undefined array key "VgOmZL" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-error.php on line 2

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$categories is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$post2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$link2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Warning: Undefined array key "KYYBez" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-query.php on line 2

Warning: Undefined array key "hceChJ" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-theme.php on line 1

Warning: Undefined array key "FrjaEP" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 1

Warning: Undefined array key "TXnGuc" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 2

Warning: Undefined array key "rcpzQy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-walker-category.php on line 1
Vanessa's State of Mind | Meksika

Meksika

Oaxaca to Mazunte

2.snf minibüs – Oaxaca’dan Potchula‘ya 120 pesos – 5 saat / 1.snf ise 8 saat sürüyor ve fiyatı 2katı

Ardından Collectivo ile Potchula’dan Mazunte’ye 10 pesos – 15dk (18.00’den sonra sefer yok, fyi)

Children

Sabahlara kadar dışarıda kalan bu çocuklara elbette Türkiye’de yaşadığım için inanamıyorum. ‘E hani uykusunu alamayacak, nasıl düzgün gelişecek, nasıl disipline alışacak’ gibi endişelerden uzak, gayet de sevgi dolu büyüyorlar ve görunen o ki çok da verimli sonuçlar çıkıyor ortaya. Viva Mexico!

People

vanessastateofbody


OAXACA CITY

(01-04.12.2010)

(nufus: 265.006 / yuzolcumu: 85,48km2)

Toplam 16 yerli grubunu içinde barındırıyor ama bunların içinden en bilinenleri Zapotek ve Mikstek.

Meksika’nın sanırsam en cool şehri. Daha çok sanatçıların yerleşim merkezi.

Hem ormanlara, hem de sahile olan yakınlığı da, burayı çekici yapan diger unsurlardan..

Sightseeing:

Zocalo (merkez)

———-

Marcado 20 de Noviembre

Her gün genelde sadece yerlilerin gittiği bu pazarın ortasında, Meksika gerçeğini, kültürünü, kalbini dinlerken, koklarken, tadarken, yine mutluluktan uçuyordum. İşte o an, yine başka hiç birşey istemediğim coşkulu anlardan biriydi.


Ertesi sabah erkenden, açık başka bir yer bulamayınca, aynı yere kahvaltı etmeye gittik. Aç karnına önümden geçen kızarmış karafatmaları, parçalara ayrılan ve fena kokular saçan tavukları, kahvemin içinde yüzenleri görmek, bir önceki ruh halimden uzak, sasirtici bır tamlama yaptı.

——————————-

Alkala adlı bir semtleri var ki buranın Nişantaşısi.. şık ve cool dükkanları, Meksika’da olduğunu unutturuyor.

Zaten bu elektrik tellerine asilmis ayakkabilar sayesinde de, Brooklyn’de sandım bir an kendimi.

———————————————-

Dünyanın en geniş ağacını gördüm aldığım turda – yabadabaduuu

60m genişliğinde, 2000 yaşında ve 2000 yıl daha yaşar deniyor… daha nice yıllara…

————————————–

Teotitlan adlı köy ziyaretimizde, doğal renkleri nasıl oluşturduklarını gosterdiler. Geçimini tekstilden kazanan bu köyde, doğal yollarla boya üreten sadece 45 aile kalmış. Kırmızı rengini, 3 ay boyunca kaktüslerin üzerinde yaşayan kurtçukları ezerek üretiyorlar (aynen eski uygarlıkların duvarları boyadıkları gibi). Sarı rengini, çiçekleri 10 saat kaynattıktan sonra elde edebiliyorlar. Mavi rengini ise indigo bitkisinden.. Aylarca bir parça kilim yapabilmek için uğraşıyorlar ve ortaya çok güzel eserler çıkarıyorlar.

———————————————–

  Alaskaya kadar uzanan bir otoban üzerinden yola çıktık. Pasifik ve Atlantik okyanuslarının ortasında bizim Pamukkale’nin belki de 1/10’i olan Hierva el Agua adında bir doğal kaynak ziyaretine gittik. Manzarasi çok güzeldi ama Pamukkale’nin yanında kiyas kabul etmiyor..

—————————

Mitla adlı meşhur eski uygarlıklarına götürdüler ardından. 2. Başkentmiş. Zamanında, sınırları speedy Gonzales şapkasını andıran şehirde, toplam 80.000 kişi – 50 ayrı kabile yaşarmış. Çoğu Zapotek’miş. Enteresan bir bilinmeyen – hepsinin aynı anda kurulup, aynı anda çöktüğü varsayılıyor. 1480 yılında 4 yıl süren savaş sonrasında Aztekler yüzünden bu sayı 5.000’e düşmüş. Bu yüzden de buraya daha sonra ‘ölülerin şehri’ denmiş.

Yer çekimine karşı gelmeyi başararak, mimari açıdan bir ilki başarmış Mitla.

Kaktüs suyu ve kireç taşı ile yaptıkları şekiller ve freskler – gözlere, zevklere şenlik.

Kolonlara düşen gölgenin, dağlara olan paralelliği

Zamanında bu piramitlerin renkli olduğu gerçeği

M.Ö. 900lerde bu taşlara, topraklara basanların yaşam koşulları

Mmmm teşekkür hayalgücü yummy 🙂

—————

Günü bir Mezkal fabrikasında sonlandırdık. Envai çeşit denemeye açtıkları alkolün kimisi çeşitli aromalarla karıştırılmış, kimisi de şarap gibi farklı yıllarda bekletilmiş.

Yapımı: 15 yıllık kaktüsleri 2,5m toprağın altına gömüp, 4 gün bekletiyorlar. Sonra parçalara ayırıp pişiriyorlar. Mezkal 1 kere, tekila ise 5 kere distile ediliyor.

p.s. (Buraya kadar yazdığım turu sadece 150 pesos’a yaptım ama yemek için götürdükleri restorana açlıktan aynı fiyatı vermek durumunda kalınca sacma oldu, sandvic getireydim iyiydi)

———————————————

Monte Alban

M.Ö. 2000 senesinde, buluan ‘danzantes’ dans figurleri Olmekleri çağrıştırdığından, ilk sahiplerinin Olmak’ler olduğu tahmin ediliyor.

monte alban 2

M.Ö. 500’de ise Zapoteklerin yerleşim alanı olmuş bu sehir.. 13.yy sonrası da Mikstekler’in.. diye gidiyor rivayetler..

monte alban 3

———————————————–

v’stateofart

Institute de Artes Graficas (Allende&Alkala)

Arte Contemporaneo de Oaxaca (Alkala)

Museo de Los Pintores (Alkala&Av. Indepencia)

ps.(gerek yurt içi olsun gerek yurt dışı, şimdiye kadar gezebildiğim nerdeyse tüm bienallerde çok başarılı Meksikalı sanatçıların eserlerini görür, merak ederdim kaynağını. Bu galeriler sonrası daha da bir hayran kaldım ama hala doyamadım, o ayri)

————–

Cinema el Pochote – festival filmlerinin oynadığı bir sinema salonu

Jardin Etnobotanica (hoş bir mescal dükkanı)

—————–

Bir de tek başıma dolaşırken şansıma müthiş geleneksel kutlamalara tanık oldum, ilki şık bir düğün,

2.si ise bir 15 yaş kutlamasıydı sanırsam..

——————————————–

v’state of accomodation

Bu güzelim şehirde, CS yapma imkanı da bularak, bir Meksikalı’nın evinde kalabilmiş oldum. Üstelik dünya tatlısı 2 Kanadalı kızla birlikte. Yolculuğun en sevdiğim getirilerinden biri de Yol’da tanıştığım iç güzellikleri ile taşan insanlar. Neyse bu konuya sonra dönerim – şimdi evi anlatiyim.

Pedro 23 yaşında bir öğrenci. Ailesi başka şehirde yaşadıgindan, O’na okuluna yakın, merkezden yarım saat uzaklıkta bir ev almış. O da aynı anda bir kaç couchsurfer’ı, evinde zevkle ağırlıyor.

Yaşadığı Real Del Valley adlı bu banliyoda, evler kendi içlerinde iş imkanları yaratmış. Kimi çamaşır yıkıyor, kimi evinin bir kısmını küçük bir market olarak değerlendirip geçimini sağlıyor, kimi yemek yapıp satıyor… şehrin merkezine kıyasla çok daha sakin ve huzurlu bir ortam.

Ben de orda kaldığım son sabah erkenden uyanıp, onlara ve kendime 🙂 zevkle güzel bir türk kahvaltısı hazırlayarak sabah gülücükleri yarattım, çok keyif aldım 🙂

Puebla to Oaxaca

1.snf otobüs – Peubla’dan Oaxaca’ya – 300 pesos – 4,5saat

v’stateofbody


Galiba en kayda değer komik anılarım, yaşadıklarım ama kaydedemediklerim oluyor.

Dolmuş yerine Kollektivo dedikleri küçükçe bir arabanın içinde, şöför dışında önde 2 kişi, arkada 4 kişi oturmak doğal burda. Bir gün yanımdaki tombiş teyzelerin ve önümdeki kilosu boyunu katlamış amcaların aralarında kaybolmuşken, kendi kendime çok eğlendim :) belki de kamera olsaydı bile görünmeyecektim. Buna rağmen herkes tertemiz kokuyordu ya – helal olsun..

PUEBLA

(29-30.11.2010)

(nufus: 5.78 milyon, yuzolcumu: 34.306km2)

Merkez o kadar şeker ki, kelimenin anlamıyla yemmmek istiyorummm.

Elele tutusan rengarenk evlerin her biri farkli renkte, tum pantone burda.

DF’de de olduğu gibi, herkes her an sokakta ve her sokakta her an bir müzik, bir dans ortamı var.

Viva Mexico!

Tabi şehir sadece bu merkezden oluşmuyor. Asıl şehir çok daha kaotik, çok daha kalabalık ve kirlenmiş. O yüzden tavsiyem merkezde kalman.

Mesela ben Hostel Domingo’da kaldım. Gecesi 120 pesos ve kahvaltı dahil. Çok sempatik bir avlusu da var.

1531’de Ispanyollar, DF’ten Veracruz’a yapilan ticareti guvenceye almak icin bu sehri kurmuslar.

19yy basinda da zaten bagimsizlik savasini kazaniyor Meksika.

——————

Museo Amparo’de maalesef fotograf cekemedim. Ama enteresan bir deneyim yasadim. Toprak altından çıkan canak comlegi ne kadar sacma bulurdum eskiden. Bu muze sayesinde bir yargim daha buharlasti, artık toprak altında bulunan kazılara da bayılabiliyorum 🙂

——–

Bir de zaten hayranı olduğum olduğum Annette Messager’in sergisi vardı ki yine uçuk kaçık şeyler yapmış – seçtiği objeleri bir müzikalde oynatır gibiydi, çok başarılıydı.

DF to Pueblo

29.11.2010

Mexico City’den Puebla’ya ‘first class bus’ 126 peso – gayet rahat, temiz, hatta tualetli (10usd)

Vanessastateofsoul

Bağımsızlıklarının 200. yılını kutluyorlardı 20 Kasımda. Büyük şenlikleri kaçırdım ama son gün sokaklarda yapılan Aztek dansına şahit olurken mutluluktan uçuyordum.

———————-

Teotihuacan turunu aldığım gün, şeker ötesi fransız bir kızla tanıştım. Au-pair’lik yapıyor. Kaldığı ailenin aşırı zengin olduğunu, korumasız kafalarını bile dışarı çıkartamadıklarını anlattı. Düşünün ki bir yere geç kaldıklarında, helikopterlerine binerek gidiyorlarmış. Dışardan ’ne kadar şanslı’ denilebilecek bu durumda, Julie, nerdeyse sıkıntıdan bunalıma girecek ruh halinden bahsetti. Hiç oraya ait hissetmemesinin yanısıra, paranın ne kadar mutsuzluk getirdiğinden, ailenin hiç evde olmayıp çocukları hep yalnız bıraktıklarından ve evde sürekli esen terör rüzgarlarından söz etti.

Şaşıranız var mı?

Go to Top