Warning: Undefined array key "tEBNDM" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/option.php on line 1

Warning: Undefined array key "LsDyLy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp.php on line 1

Warning: Undefined array key "VgOmZL" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-error.php on line 2

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$categories is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$post2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$link2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Warning: Undefined array key "KYYBez" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-query.php on line 2

Warning: Undefined array key "hceChJ" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-theme.php on line 1

Warning: Undefined array key "FrjaEP" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 1

Warning: Undefined array key "TXnGuc" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 2

Warning: Undefined array key "rcpzQy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-walker-category.php on line 1

Deprecated: Using ${var} in strings is deprecated, use {$var} instead in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/comment-template.php on line 1745
Vanessa's State of Mind | 2010

Archive for year 2010

SAN IGNASIO / CAYO

(19-20.12.2010)

Buraya hem başka bir Beliz şehri görebilmek hem de Guatemala sınırını geçmek için geldim. Küçük bir şehir ama Caye Caulker’dan çok daha Belize..

Sightseeing:

Burda ise kendinizi Indiana Jones gibi hissedebileceğiniz ve yaparken çok büyük keyif alabileceğiniz atm turu var. Ben şahsen biraz pahalı bulduğumdan (80usd) ve daha sonra başka yerde karşıma çıkar ümidi ile yapmadım ama yapanlar memnun kalıyor, bilginize..

Maya arkeolojik siteleri – Cahal Pech ve El Pilar

Nightlife:

Pitpan Tavern

Stark Club

V’StateOfFriends

19 yaşında bir kızla tanıştım. Lau. 3 aylık tatilini geçirmeye, arkadaşlarıyla Hollanda’da dedikodu yapmak yerine, Guatemala’ya gelmekten yana kullanmış. 18-20 yaş arasındaki çocuklara ingilizce öğretiyor. Üstelik Guatemala City’de! (ünlem işareti tekin bir yer olmadığından dolayı geliyor). Vakit bulduğu haftasonları da geziyor. Onunla Caye Caulker’da snorkeling turunda tanıştım. Çok da gurur duydum. Lau, Avrupalı olduğu için, yerlilerle olan öğretim farkından bahsetti. Kendisi ne kadar sakin öğretirken, Guatemalalıların ne kadar daha sert ve zorla öğretmeye çalıştıklarını anlattı. Eminim çocuklar çok farklı çıkacaklar. Teşekkürler Lau, hem varlığın, hem de ilhamın için..

Caye Caulker’dan ayrılmak üzereyken, öğlen yemeğini yemek için bir yer arıyordum. Işte o zamanda 60’ını geçmiş Andrew ile tanıştım. Vietnam savaş kurbanı. Devletten aldığı para ile geziyor. Burda bi ev kiralamış, vaktini burda öldürmeye çalışıyor. Her sabah hem fiziksel hem de mental ağrılarıyla uyanıyor çünkü her gece kabuslar görüyor! Saolsun lobster yemeğini benimle paylaştı. Ama daha değerlisi, hikayesini! (Karşılıksız almayı sevmediğimden, gözlüğümü orda unutmam isabet oldu herhalde).

CAYE CAULKER

(18-19.12.2010)

Beyaz kum ve turkuvaz deniz atmosferi

sahilde biriken yosunlar yüzünden tatmini kursakta bıraksa da,

Gündüzleri yarım / tam gün snorkeling ve/veya scuba diving turları cenneti,

Akşamları ise bir parti mekanına dönüşen Caye Caulker,

zamanında bütün bir adaymış

Ancak Hattie hortumu ardından ikiye bölünen

Ve ardından ‘split’ adı verilen bu alanda, şimdi insanlar denize giriyor, alkol tüketiyor,

güneşi uğurluyorlar..

Adada 2 saatte basılmamış kum bırakmamak mümkün.

Ahali çok sıcak, laf atarak kendilerine de eğlence çıkarıyor.

Malesef merkezde tabiki yerliden fazla turist var, ancak daha içerilere girmeyi başardığınızda tablonun bu kadar pembe olmadığını görebilirsiniz.

Çoğu resortlar yabancılar tarafından açılıp tutulduğu için, yerli halkın durumundan kimsenin haberi yok. Az ilerde para sıkıntısından 8 yaşındaki kızını satmayı düşünen yerli, can acıtıyor.

Buraya gelenlerin belki hiç biri bunu öğrenemeden de gidiyor.

Diğer Orta Amerika ülkelerinin 2 katı pahalı olması ayrı bir tarafa, gerçeği gördükten sonra, yapay dünyası bana pek bir şey vermedi açıkçası. Ancak daha önce Meksika’da tanıştığım bir kaç backpacker hayatlarından çok memnun, hatta bayılmış bir haftadır ayrılamamışlardı. Belki siz de kendinize gore birşeyler bulabilirsiniz. Zaten ben de böyle konuşmama rağmen, hayatımın en ilginç snorkeling tecrübesini yaşadım (20dolar).

Vatoz ve küçük köpek balıklarıyla yüzmek kendi başına  bir ciyakken, bacak arasından geçmeleri! onları okşamak! Ciyaaaaak! O kadar garip bir duygu ki başta çığlıklar atarak çok büyük keyif aldım. Korku ve zevkin birleştiği tarifsiz bir adrenalin, yummy!

Bir de tabi meşhur blue hole scuba diving var

Malesef dalmam kulakların yüzünden yasaklandığından, burda istisna yapamadım çünkü üstelik 40m kadar derine inmek gerekiyor (kişi başı 190 usd – 3 dalış için ama sadece bir tanesi blue hall’da)

Nightlife:

Sunset disco

I&I Reggea bar

———————————————–

Bu arada en güzel manzaraya sahip mezarlık da herhalde buradadır diye tahmin ediyorum..

1 hour in Belize City

Belize’s State Of Mind

Kreol’ler, Garifuna’lar (Afrika geçmişleri var ama zamanında köle olmadıklarıyla gurur duyuyorlar) ve Mayaların evi burası

Sadece 308.000 kişi yaşıyor

Güneyi daha Latin ama kuzeyi daha African Carribean

Karayip kültürü, Orta Amerika kültüründen daha hakim

İngilizce ana dilleri ama ispanyolca / Kreol / Garifuna dili de konuşuluyor

1/3’ü melez – Avrupa ve Orta Amerika kültürü karışımı

1usd: 2bz

Aralık’tan Mayıs’a kuru sezon, Haziran’dan Kasım’a ise yağmurlu sezonları var

1/3’ü fakirlik sınırının çok daha altında yaşasalar da, eğlenmekten kendilerini alı koymuyorlar

Yerel müzikleri Punta rock. Pen Cayetano ise en meşhur şarkıcıları. Garifuna’ların vurmalı çalgılarından etkilenerek, reggae’nin birleşmesi ile olusmuş, ancak malesef elektronik elementler de görmek mümkün.

Parranda tarzı da Garıfuna’dan gelmiş. Brukdown ise Kreol’lerden

‘la isla bonita’ burda 🙂

From TULUM / MEXICO to CAYE CAULKER / BELIZE

18.12.2010

Internetteki sayfalarına göre, gece saat 03.00’te, Chetumal’dan, Belize City’e giden bir otobüs olmalıydı. Bu yüzden içim rahat Tulum’dan saat 22.00’de Chetumal’a gitmek üzere otobüse bindim (150p). Ancak 02.00’de vardığımda, olmadığını öğrenmek pek hoş olmadı tabi. Ben de terminalda kıvrılıp uyumaya başladım çünkü ilk otobüsün 07.00’de olduğu söylendi. Ancak 04.15’de kötü bir rüya ile uyandığımda, Aşa adındaki rasta, nereye gideceğimi sordu. Belize’liymiş ve saat  05.00’de bir otobüs olduğunu söyledi (12belize dolars). Meğersem başka yerden kalkan otobüsler de varmış ama tabiki ADO’nun bu bilgiyi bana vermesi işine gelmemişti. Aşa sayesinde Caye Caulker’a varana kadar hep bir yerliymiş gibi gittim.

Her ne kadar birinden inip, birine binsek de çok keyifliydi. Orange Walk, Lamanai gibi kasabalardan, cashew, tamarind şaraplarının satıldığı çiftliklerden geçtik. Yummy.

Meksika’dan çıkarken legal olmadığı halde 20usd aldılar ve karşılışında sorduğum halde elbetteki bir doküman bile veremediler.

FAREWELL TO MEXICO

Tarihinde Olmekleri, Toltekleri, Zapotekleri, Mikstekleri, Mayaları, Aztekleri barındıran,

çok zengin ve büyüleyici bir kültüre sahip Meksika.. 

bir sürü zihniyet ile uğraşmış

ama neyse ki ayakta kalmayı da başarabilmiş..

 Ustelik bunu iyi tarafından alarak, mimari bir kozmopolitlik de yaratmış..

Beklediğimden çok daha modern, sıcak, renkli bir hava sergileyen Meksika’nin her parcasina asik oldum..

 Neredeyse her sokakta Mariachi calgicilarina,

ritmine kendini kaptirip her daim dans eden yerel halkina,

Maya tapinaklari, Cenote’leri, selaleleri, Karayip sahilleri’ne

marketleri, yemekleri, rengarenk kostumleri, sapkalari, pelerinlerine,

Sokaklara tasmis sanatlarina, ruhlarina,

çekinmeden öpüşen aşıklarina asik oldum!

Dayanışma var bir kere – evsizler nerdeyse çalgıcılardan fazla para topluyorlar..

her yörede farklı halk eğlenceleri, bedava ikramlari (tekilalar, mescaller, sular…)

Eğlence damarlarına işlemiş, Cantina’larda masalardan limon ve tuz eksik olmuyor.

Tıklım tıklım konserlerde bir kötü yok seni rahatsız eden..

bu renkli perdenin arkasında saklananlar da var tabi

yozlaşma, hırsızlık, dolandırıcılık

hatta gitmediğim yerlerde çok daha sertleri

fakirlik var, burada da evler fakirlikten açıkta..

Kaynana baskısı burda da var mesela 🙂

Ama meziyet asıl ruhu ayakta tutmakta

Viva Meksika

teşekk0rler, doyamadıklarımdansın…

Bir kac Meksika Efsanesi

 şimşeği takip ederek, altın bulacaklarina inananlar var.

Çocuklarını bizlerdan uzak tutmaya çalışıyorlar ama olur da karşılaşılırsan sasirma, negative enerji üzerlerinde kalmasın diye çocuklarını öpmeni isteyebilirler.

Chamula’da yabancıları ‘Alman’ diye çağırıyorlar.

TULUM

(14-17.12.2010)

hem küçük bir şehir hayatına,

hem turkuvaz suların bembeyaz kumla dans ettiği sahile

ve üzerine batan güneşe

hem de hemen kenarındaki Maya tapınaklarına ev sahipliği yapan

muthis şanslı, özel ve eşsiz bir yer Tulum..

Otobüs durağının sağından ve solundan, toplam neredeyse 1km boyunca bir yerleşim alanı var. Ve burda kendi çapında her şey var..

Bu merkezden collectivo ile 15dk’da 15 pesos’a veya yürüyerek 30+dk’da

aynı istikamette olan sahile veya tapınaklara ulaşabiliyorsun.

Yine cok guzel insanlarla tanistim burda da.. Senelerini, en büyük tutkusu baleye vermiş olan Chango, işinde çok başarılı olmuş ve bir sürü ödüller almış. Emekliye ayrıldığı gün ile, uzun zamandır hayalini kurduğu ‘bir Yunan adasından ev almak’ için Yol’a çıktığı gün, aynı gün olmuş.  Ve soluğu Santorini de bulmuş. Ardından Mango ile tanışmış. Mango, ev almadan önce, bir de Meksika’yı gezmesi gerektiğini söyleyince, Chango O’nu dinleyip onunla gitmiş. Tulum’a vardıklarında ise, bir daha ordan ayrılamamışlar. O gün bugündür, Chango ile Mango, Tulum’da, içinde kendi özel cenote’si olan bir malikanede, çok mutlu yaşarlarmış.

Nerdeyse her gün merkezdeki arkadaşlarını görmeye, bir cafe’ye yemeğe gidiyorlar. Rastlarsan, benden lütfen çok selam söyle. Eminim seni de evlerinde ağırlamak isteyeceklerdir, çok tatlılar ve hoş sohbetler.. Ben gitmedim ama belki sen bu şansa erişirsin.

Görülesiler:

Ruinas de Tulum / Tulum Maya tapınakları

Tapınakların Karayip sularının ve Yucatan yarımadasının yanı başında olması, burayı ayrıcalıklı yapıyor, müthiş bir manzara ve yumuşaklık katıyor. 13-15yy.ları arasında en güzel dönemlerini yaşamış bu güzel tapınakları, ispanyolların gelmesinin ardından 70 sene yaşayabilmiş olmalarına borçluyuz.

Sabah erken veya kapanmadan 1-2 saat önce gitmek, kalabalık tarafından boğulmamak adına gerekli olabilir. Giriş 51 pesos.

Playa del Tulum


Playa de Akumal

Buraya gelirsen mutlaka snorkel yap, kocaman kaplumbağalar var!

Reserva de la biosfera sian ka’an

Casa de la cultura

Accomodation & Nightlife & Food

Eğer sahil yerine şehir hayatını tercih ediyorsan

ya da bir şekil, şehir içinde kalmak durumunda kalırsan,

Weary Traveler nerdeyse tüm backpacker’ların tercihi.

Kendi yemeğini, kendin pişirmene rağmen, nedense çok mantıklı değil fiyatları.

Dışarda çok daha güzel ve lokal yiyebilirsin.

Ama heralde sosyallesmek adina, bir sürü backpacker, burda yemeği tercih edebiliyor.

Hemen yanındaki stand’da müthiş lezzetli 3 tacos 10 pesos

Hemen karşısında, tencerelerde günlük ev yemekleri yapan esnaf lokantasinda ise maksimum 20 pesos’a çıkabilirsin.

Daha sokak aralarında, daha bile ucuza..

Weary traveler’da gün batımı sonrası başlayan karı koca drum’cılar ve yanlarında oturan çocukları, mekanı güzel bir ısıttıktan sonra, 11-12’ye kadar arkadan çalan müzik, sosyalleşme muhabbetlerine akor yapıyor. Hemen karşısındaki 2 bar da, şaşırtıcı derecede güzel. Lokal salsa kulüpleri ise, yine bence kaçırılmaması gerekenlerden.

Eğer sahilde kalmak istiyorsan,

Geldiğin mevsime göre akşam soğukluğu ile helalleştikten sonra

Hotel fiyatları 500pesos’dan başlıyor

Yemekler ise 100 pesos’dan

Ancak

öyle güzel bir yer biliyorum ki

buradan ayrılmakta zorlanabilirsin..

en azindan bana buyuk oyle oldu..

kendi çadırın varsa kamp yapabilirsin (70p)

istersen çadır kiralayabilirsin (100p)

ya da benim gibi hamak kiralayabilirsin (50p)

ya da içinde salıncak yatak olan özel bungalovlarda kalabilirsin (130p)

müthiş insanlarla tanışacağın kesin..

Mutfağını, kendi malzemelerinizi getirdiğin sürece kullanabilir, ancak mutlaka tertemiz bırakmalısın!!!

Eğer italyanlar ordaysa, kimbilir belki, beyaz kum üzeri yakılan ateşte, bol malzemeli pizza yeme şansına da erişebilirsin..

Yerin adını öğrenmek için: vanessataragano@gmail.com

v’stateofriends

benim canım ve canımdan öte arkadaşlarım saolsunlar, apayrı,

Yol’da müthiş şeker insanlarla tanışıyorum

her gün yeni insanlar, ve dolayısıyla yeni ülkeler, yeni kültürler

yeni hayat hikayeleri

Yol’a her gün yeniden aşık oluyorum

Hepimiz değilse de, en azından çoğumuz adına konuşursam, yanlış olmayacağını düşünüyorum

Hepimizin doğaya olan aşkı, keşif merakımız, tutkularımız benzer

Sadece tipimiz, milletimiz farklı

Ama aslında hepimiz aynıyız

Her tanıştığımız yeni insan için minnet doluyuz

Yerel’in derinine indiğimiz zaman yükseliyor,

Yardım eli uzatabildikçe kabarıyor,

An’da yaşayarak sonsuzluğu tam içimizde hissediyoruz!

Teşekkürlerlerlerlerlerlerler tanıştığım çok güzel ötesi insanlar için..

Kath, Alana, Alex, Braulio, Max, Nicole, Nicky, Andy, Juliet, Vincent, Foi, Judith, Laurel ve daha niceleri…

Hele hele Yol’a senelerini vermiş seyyahları gördükçe öyle coşuyorum ki,

74’ünde dünya tatlısı bir kadınla tanıştım geçen gün..

Gönüllülük işleri yaparak dünyayı geziyor,

Yaptığını o kadar büyük bir tutkuyla anlatıyor ki..

hayranlıkla dinliyor, çocuk gibi istiyorumm

Her bir kırışığında derin bir hikayesi olan benden diri vücutlu müthis ötesi kadın,

25 sene önce Türkiye’yi gezmiş, en az 7 şehir saydı gittiği, bir kaç türkçe kelimeyle birlikte, inanılmazdı!

En kolay şarap kelimesini hatırladı – shot-up’a benzediği için, çok eğleniyordu hala söylerken.. bende 🙂

Sonra da 6m yükseklikten, herkesin zar zor atladığı tepeden göle balıklama atlayarak girdi..

Gerçekten..

Nerdeyse San Cristobal’dan sonra, her gittiğim yerde gördüğüm David, şimdilerinde 80’e geliyor. Geçmişinde sosyal sorumluluk adına bir sürü projede çalışmış, şimdi emeklilik maaşıyla ‘backpacking’ yapıyor! Bizim otobüsle gittiğimiz yerlere, bisikletle aynı anda varıyor.. En zor hiking turlarını araştırıp, onu yapıyor.. Herşeyden konuşmayı seviyor ve dinlerken çocuk heyecanını giyiyor..( az önce mail atmıl, yeni öneriler soruyor.. 🙂 )

San Cristobal’de tanıştıgım Sophie ve abisinin hikayesi ise birebir ‘into the wild’ filminin,

olmayan mutlu sonu gibiydi.

Gezmeye gönüllerini vermiş bir takım insanlar da, para kazanarak tutkularını bir şekilde devam ettirmek için peşlerine römorklar takıyorlar…  Taylor, solar panellerle elektiğini sağladığı römorkunda yemek yapıp satıyor; Sonia, Hindistan’dan alıp taşıdığı şalvarları satıyor.

Irvana ve güzelliği, bir yandan kendi kitesurfuyle surf yaparken, profesyonel mesleği olan kuaförlüğü sürdürerek geçimini sağlıyor.

Marcy’nin eli yok ama bu onu ne bilezik yapmaktan, ne de gezmekten alı koyuyor..

Çok güzel çoookkk … bekleriz 🙂

Meksika’nın Sokak Yemekleri

Go to Top