Eskiden Kolombiya daha bile içine dönükmüş. Doğa ve etnik farklılıklar sayesinde, ülke içinde bir sürü kültürcükler oluşmuş. Bunları ne güzel ki korumayı başarmışlar da..

Tüm barlar gece yarısı 2’de kapatıyormuş. Sebebi tahminin ötesinde, sadece kazaları engellemek için değil, çıkan kavgalar sonucu ölüm oranını azaltmakmış.

En şaşırdığım dahası üzüldüğüm ise, şartlar yüzünden ülkenin sadece %5’inin üniversite okuyabiliyor olması

Karnaval kültürel bir aktiviteden çok turistik bir bahaneymiş. Sadece sahil şehirlerinde kutlanmasının başlıca sebebi de buymuş zaten . (Karnaval sadece Santha Martha ve Barranquilla’da kutlanıyor.) Bogota gibi büyük şehirlerde ise sadece parti veriliyormuş.

Aile mevhumu burda da çok önemli. Özgür genç oğlanlar tek başlarına evlerine geçmeyi becerebilseler bile, yaklaşık haftada 2 ailelerini görüyorlarmış. Genelde bunu yapamayan genç kızlar ise, evlerine geç bile dönemiyorlarmış.

Pasifik sahillleri daha çok Afrika kökenlilere ev sahipliği yapıyormuş.

Kahvesi buranın da çok meşhur ancak yine iyiler hep eksport ediliyor. Fakat burada kültürlerinden diğer ülkelerde olduğu gibi noksan kalmamış. Adım başı küçük bardaklarda satılan çeşitlli aromalı kahveler, küçük mutluluklarımızdı. Kahvesi çok yumuşak olsa bile, damağımıza güzel bir armağandı ve sadece 500 pesos idi.

Sokakta tellere bağlı seyyar cep telefonları var ve üstelik yerliler bile cep telefonları olduğu halde bunları kullanıyor. Anlaşılan zamanında Avea’nın başına gelmiş olan oluyor burda.

Burda da baya gazinolar var.

Meksika’da gördüğüm duvarların üzerlerine yapıştırılmış kırık camlar / dikenli teller burda da var. tehlike çanları da diyebilir miyiz kendilerine :p

BBC – Bogota Beer Company, dünyanın tüm biralarını kendi malzemeleri ile taklit edip insanlara sunduğu zincir bir bira evi. Aparetif olarak küçük bardaklarda denetme yapması ise burayı uğranası bir mekan yapıyor.

Kolombiya’da erkeklere askerlik 1 sene zorunluymuş. Üniversite mezunu olmayanlara ise 2 sene.

Bu bölümü bir Kolombiya fıkrası ile kapatmak istiyorum: Kolombiya’da bir köprü yapmak istiyorlarmış. Bunun için açtıkları ihaleye bir Alman, bir Japon, bir de Kolombiyalı katılmış. Ilk önce Alman teklifini yapmış ve demiş ki ‘bendeki müthiş teknoloji ve deneyimli işçilerle 5 milyon dolara müthiş kaliteli bir iş çıkarabilirim’. Ardından Japon gelmiş ve ‘bendeki ucuz işçiler sayesinde benzer malzemelerle sana bu işi 3 milyon dolara yapabilirim’ demiş. Ardından Kolombiyalı gelmiş ve bu işi 9 milyon dolara yapabileceğini söylemiş – ‘3 milyon sana, 3 milyon bana, 3 de Japonlara’..