Bangkok – Chiang Mai otobus seferimiz 12 saat surdu. Neyseki aksam otobusuydu ve koltuklarimiz rahatti. Tek rahatsiz eden klimanin sonuna kadar acik olmasi ve kapatilamamasiydi – 10Usd.

Streets of Chiang Mai

——————————————————–

Street food of Chiang Mai


——————————————————-

Market of Chiang Mai




—————————————————

venividivici

(27.03.2010) – TEMPLE HOPPING:


Wat Lam Chang Temple

Bugun ‘uzun yasam’ icin dua gunuymus. Gorevli olan monklar,ziyarete gelen hasta monklar veya insanlar icin dua ediyorlar.

Wat Chiang Man

burada yapilan ilk tapinakmis (1297 yilinda yapilmis).

————————————————————

31.03-01.04.2010 2 DAY TRIBE TREKKING TOUR:

2 gun suren bu tur icin cok heyecanliydim cunku hayallerimden birini daha gerceklestirecektim. Kabilelerle tanisacaktim ve hayatlarinin icine girecektim!!!


Ilk gun, 5 saat ormanin ortasinda trekking yaptik. Sarkilar soyluyorduk ama benim icin zorlugunu hic dindirmiyordu sanki. Daglari tirmanirken, etrafimdaki guzellikler bile vucudumun aci ile kivranmasindan dolayi o kadar guzel gelemedi pff kondusyonumun yeterli olmamasi ne kotu. Dagdan asagi inerken ayaklarim, ayaklarini kucultmek icin sikistiran Cinli kadinlardan farksiz hale geldi. Yolun sonunda bir de selale gorduk ki, o da kucuklugunden dolayi odul bile degildi. Sadece yanimizda getirdigimiz sabunlarla yikanmamiza yaradi.

Ama her seyin iyi tarafi da var tabi, Bizimle birlikte trekkinge gelen zavalli Koreli cift balayindaymis. Sahsen bari balayinda olmadigim icin mutluydum :p

Hayvan seslerinin her dilde farkli sesler oldugunu biliyor muydun? Ben bilmiyordum. Yagmur ormanlarindan cikan sesler bize ilham oldukca, Ingilizce, Korece ve Turkce bildigimiz tum hayvan seslerini dogaya ekledik, cok gulduk.

Kabilelerle tanisma/yasama hayalim ise kesinlikle sonraya kaldi. Bunu hayatta saymam. Sadece su icmek icin 5dk soluklandigimiz yerde aslinda bir kabile ziyareti yaptigimizi bile bize yemek sonrasi soyleyen tur rehberimizden tum gun aldigim bilgiler soyle:

  • LISU KABILESI (oglen yemek yedigimiz ve whisky denedigimiz kabile – sadece bir kadin gorduk o kadar) – Tibet gocmenleri. Kimlikleri olmayan bu kabilenin bireyleri Jungle spirit’e inaniyor. (Ki bence kastedilen ‘animisim’. Sordum ama rehberin bu terimden haberi yok.) Lisu erkeklerinin 7 adet karisi olmasi gerekiyor. Her birini 7.000’er bahta (220usd) aliyor. Ama eger 30 yasina kadar 7 adet esini tamamlayamazsa, hepsinden de bosanmasi gerekiyor!!. Farkedildigi uzere burda onemli olan rakkam ‘7’ – Ormanlarin ruhu boyle buyururmus. Bu arada es eger alindiktan sonra, kocasini istemiyorsa, 7.000 bahtini geri verip kocasini bosayabiliyor. Bosanan kadin sonra istenilirse de daha ucuza alinabiliyor.


  • LAHU KABILESI (trekking arasi su icmek icin 5dk soluklandigimiz kabile) – Burma gocmeni olan bu kabilenin de kimligi yok ve yine ‘jungle spirit’e inaniyorlar. Evlenme yaslari erkek icin 14, kiz icin 13! Dogurduklari bir suru cocugun yemegi cok pahali geldiginden, tek ogun yemek yiyorlar!!. Cok fakir olduklarindan bagisla destek alan bu kabilenin basta ayakkabilari vs hicbirseyleri yokmus. Thaylilar yardim etmis. Lahu erkekleri, eslerini sadece 500 (15 usd) bahta satin aliyor. Parasi yoksa 100 baht depozit de kabul goruyor. Evlenirken orman ruhuna 2 tavuk ve 2 bardak whisky kurban eden bu kabilenin cok komik de bir hikayesini anlatti tur rehberimiz. Kabilede cok fazla cocuk dogdugundan, Thaylilar yardimci olmak icin bu kabileye egitime gitmis ve korunmalari icin prezervatif verip, ogretirken uygulamayi bas parmaklariyla gostermisler. Aylar sonra kontrole gittiklerinde gormusler ki hicbirsey degismemis. Nedenini daha sonra anlamislar. Bunlar da aynen gosterildigi gibi bas parmaklarina takip iliskiye giriyorlarmis 🙂 Bizim Temel de bu kabileden mi acaba?
  • KAREN KABILESI (gece kaldigimiz yer) – tur rehberimiz de bu kabileden. Ciftler evlendikten sonra 2 yil boyunca hic iliskiye girmezlermis!!! Sadece birbirlerine bakmalari gerekiyor ve ancak bu iste basarili olurlarsa, iliskiye girmeye hak kazaniyorlar!!. Bu kabile de ‘jungle spirit’e inaniyor ve yine kimlikleri yok.

Aksam yemeginde ‘moonshine’ dedikleri pirinc sarabini denedik. Bhutan’da denedigimizden cok daha sertti.

Bunun disinda, turumuzdaki Koreliler ve Kore’de yasayanlar sayesinde, Kore kulturunu de hafiften tanimis olduk: Jess’in tabagindan yiyen Kore’li, yeni evli Sony ile basladi zaten sohbetimiz. Herseyi paylasirlarmis (bu paylasma olayini cok seviyorum, bir de Asya kulturune ait olan, herseyi 2 elle uzatma gelenegine de bayiliyorum ve bundan sonra hep kullanmayi umuyorum!). Konusurlarken, kelimelere duygu kattiklarindan, dillerinden birsey anlamasan bile, bazen cikan seslerden korkabiliyorsun. Kadinlar cok daha yumusak konusuyor ama erkekler ‘merhaba’ derken bile, dovecekmis gibi ses cikariyor – erkekliklerini gostermek icinmis. Bana en ilginc geleni, Kore’de yasinin uzerine 2 yil daha eklemen gerektigi. Dogdugun anda 1 yasinda sayiliyorsun. Diyelim aralik ayinda dogdun, ocak ayinda 2 yasinda bile oluyorsun!. Sabah, oglen, aksam et yeniyor. Vejeteryanlara da cok garip bakiyorlar, hatta uzayli veya hasta gibi. Askerlik zorunlu ama eger ailenin tek erkek cocugu varsa, askerlikten muaf birakilabiliyor. Cok daha garibi – vucudunun %50’den fazlasi dovme ile doluysa da askerlige alinmiyor cunku korkarlarmis!!! Yasca buyuk insanlara o kadar buyuk bir saygi var ki, diyelim trafikte yasli bir adam bir yanlis yapti, eger polis ondan gencse birsey yapamiyor gibi gibi..

Yatmadan once biraz oyun oynadik. Aksam oldugunda yattigimiz yer gorulmeye degerdi:


Col havasi gibi sabahlari cok sicak, aksamlari ise cok soguk..


Ertesi gun recelli ekmek kahvaltimizdan sonra, gune filin uzerinde basladik!!

Bir filin uzerine 4 kisi bindigimizden, birimiz filin boynuna binmeye hak kazandi!! Koreliler istemedigi icin bu sansli kisiler Jess ve ben olduk. Cok eglenceliii. O yurudukce saga sola kiritiyorsun sen de. En zevklisi de kulaklarini geriye atip seni sıkıca tutmasi oluyor. Tabi tutmak icin mi yapiyor bilmiyorum ama oksarken elime koca killari batsa da yol boyunca onu oksadim, cok sevdim O’nu ben 🙂 Bir de yaninda cocugu vardi. Surekli oyun oynamak istedigi icin su gordugu anda duruyor, icinde taklalar atiyordu. Annesi de bu arada agaclari yiyordu. Dolayisiyla yolculugumuz beklenilenden daha uzun surdu, ben de uctum laylaylommmm.

Ardindan bambu rafting yaptik. Gerci rafting demeye bin sahit, bamboo pushing demek daha dogru olur heralde. Nehirde fazla su olmadigindan, bambularla ittirerek Yol aliyorduk.


Baya da guc sarfetmemiz gerekiyordu. Bu iki gunu resmen ‘wipeout’ gibi gecirdik. Bu esnada hayatimda gormedigim renklerde (turkuvaz, pembe, kirmizi, yesil, mavi, mor…) yusufcuklar da gordum.

LONG NECK TRIBE

Ogledensonra ise meshur ‘long neck’ kabilesine goturduler bizi.

long neck 6

Maalesef o kadar commercial bir yerdi ki, sadece standlarda yaptiklarini satanlari gorebildik. Kimisi cep telefonunda bile konusuyordu ki kabile insanlarinin hic boyle birsey yaptigini sanmiyorum.

Ne yasadiklari yerleri, ne de yasayis tarzlarini ogrenebildik. Ingilizce konusanlardan aldigimiz kisa bilgiler ise soyle: 5 yasina geldikten sonra takiyorlar bu kolyeleri.

long neck 3

Taktigimizda ne kadar agir oldugunu hissedebildik.


Genelde 55 yasina kadar yasiyorlar.

long neck 5

En fazla kolye adedi 27. Boyunlarindan bu kolyeleri cikardiklari zaman, boyun kaslari baya bir zedelendiginden boyunlarini tutamadigini duymustum ama gosterdikleri resimlere bakilirsa hicbirsey olmuyor.


Pek mutlu gozukmuyorlar da. Zaten kabile hayati yasiyor gibi de degiller hic. Bir kac kisi bu kolyeleri takmiyor bile. Tur rehberimize gore haftasonu dogduklarindanmis, tatil gunu sayildigi icinmis.

long neck 2

Bu bilgiler bana yetmedigi icin biraz da internetten baktim: aslinda kendilerine long neck denilmesinden hic haz etmiyorlarmis. ‘Kayan’mis asil adlari. Burma gocmenleriymis. Zamaninda kole olmamak icin daha itici olmak adina yapiyorlarmis bu boyun uzatma gelenegini. Baska antropolojistlerin diger bir yorumu da bunun tam tersi – yani daha cekici olmak adina yapiyorlarmis. Kimisi de dragona benzemek adina yapiyormus. Onlara sordugumuzda ise aldigimiz cevap ‘geleneklerini devam ettirmek’ oluyor.


Benim icin bu tur biraz hayalkirikligi ile sonuclandi ama elbetteki hic yoktan daha iyi. Beklentilerimin de sucu var tabi.

neeeeyyyy

king and liz

03.04.2010 Jungle Swing and Jungle Jump:

Chiang Mai’in odul almis bu aktivitesini 2 ayri firma yaptiriyor. Rekabetin gucunden yararlanarak ucuz olani sectik hem yerel insanlara kazandirmak, hem de pahali olanin sadece 20 atlayisi oldugu icin. Ustelik Yeni Zellandalilarinki daha guvenli gibi sanilsa da Taylandlilarin yaptirdiginda 2 ip kullaniliyor. Yagmur ormanlarinin ortasinda, buddhistler icin kutsal olan bir Yang agacindan digerine, toplam 33 adet tarzanlik yaptik. Maymunculuk cok eglenceliii.

Tayland’in 5. buyuk dagi olan Doi Lungka etrafindaydik hep. Ilk atlayis oncesi heyecanliydi ama bir kac tanesinden sonra olayi daha eglenceli hale getirmek icin kendimizce akrobasiler yapmaya basladik.

IMG_8684 (Medium)

IMG_8691 (Medium)

En uzunu 300m olan ve en yuksegi de 50m olan bu yollarda, ara ara ellerimizi birakiyorduk, ara ara supermen durusu ile ucuyorduk. 4 adet de agacin tepesinden asagisina attilar bizi.


Ardindan Khamu adli koyde, geleneksel Tay yemegimizi yedik. Her ne kadar saat 15.30’a kadar bizi ac birakmis olsalar da yaptigim icin memnun oldugum baska bir tur daha 🙂 Manzaranin yukaridan cok daha guzel oldugunu garanti edebilirim.

Our Accomodation:

Otobuste tanistigimiz insanlarla nasil olduysa hepimiz ayni guesthouse’a gidiyorduk – JULIES (room no 205). Bu populer yere yurume mesafesi oldugumuz soylendi. Sirtimdaki gulleye ragmen, ‘acaba kim ilk varacak, kim yer varsa kapacak, disarda kalan olacak mi?’ endiseleri, yuruyus tempomuzu hizlandiriyordu. Neyseki hepimize yetecek yer vardi. Burasi lonely planet ve wom sayesinde acayip is yapiyor anlasilan. Her odanin ayri bir defteri var ve ortak buzdolabindan ne alirsan oraya yaziyorsun. Cikarken de defteri gosterip toplu odeme yapiyorsun. Hem giris katinda, hem de cati katinda takilinabilecek alanlar var. Populer olmasinin en buyuk sebebi insanlarin buralarda sosyallesebilmesi.

Pai sonrasi ise ‘Nice Place 2’de kaldik (room no 206). Buranin sosyallesme alani ise havuzu. Her ikisinde de odedigimiz bedel adam basi ayniydi – 3usd.

Food:

Dada cafe adli cok guzel ustelik wifi’li bir yer bulduk ve nerdeyse 3 ogunumuzu de orda yedik. Bir de ilk gun Aum adli bir restoran’da yedik ki, oranin yemekleri de cok guzeldi. Gayet shic restoranlar olmasina ragmen genelde maksimum 5usd ile yemegi kotariyorduk.

Tekrar tesekkurler Chiang Mai 🙂

v’stateoffriends:

Malesef hayal ettigim kadar monk ve fil goremedim yollarda ama buranin bana verdigi en guzel hediye tanistigimiz insanlar oldu:

Liz (kirmizi pantalonlu) ve Young (sari tshirtlu) – yuppiiiee cok sevdim onlari. Tam da ‘bir kiz arkadasla tanismak istiyorum’ diye dusundugum zamanlar karsima cikan bu 2 tatli otesi kizi tanidigim icin cok mutluyum. Liz, aslinda Amerika’da dogmus ancak 2 senedir Kore’de ingilizce ogretmenligi yapiyor. Young’la da orda tanismis zaten ve o gunden itibaren bir daha ayrilmamislar. Tanistigimiz gun, aylar once Koh Phangan’da bir yoga okuluna basvurdugunu, cevabin aslinda coktan gelmesi gerektigini ama gelmediginden dolayi umitsizlige kapilmak uzere oldugunu soylemisti. Koh Phangan favori adamiz oldugu icin, bunu onun adina cok istemistim. Tabikide benimle yakindan uzaktan alakasi yok olayin ama ayni aksama onay mailini almis olmasina sanki onun kadar sevindim. Young ise Kore’li catlak bir melek. Hayat dolu, nese sacan, civil civil, bicir bicir, kipir kipir bir deli 🙂

Issak (yesil tshirtlu) – O da cok enerji dolu bir insan. Burclardan anladigim icin degil ama kendi burcumu bildigim icin ne zaman karsimdakinin ikizler oldugunu hissetsem, sorarim ve genelde de tutar. Issakda da oldugu gibi.

Ben ve Chris – Gerci sadece Chang Mai’in ilk gunlerinde beraber vakit gecirdigimiz bu cocuklar 18 yasinda. Ben gecelerin, Chris ise gunduzlerin adami. Sanirsam onlar da kendi iclerinde bir ying yang.

Phil – Young’in sevgilisi. Aramiza daha sonra katildi. Tam bir centilmen. Young’i da ne guzel ki cok seviyor. Dilerim beraber sadece mutlu olurlar. O da Kore’de ingilizce ogretmenligi yapiyor ve kizlarla boyle tanismis.

Jason ve Sokhet (masanin diger ucundakiler) – Bu cift Issak’in Hindistan’da tanistigi sagir ve dilsiz arkadaslari. Issak’in hem annesi hem de babasi sagir oldugu icin isaret dilini cok iyi konusuyor. (‘Issak konusmayi nasil ogrendi’ derseniz, anneannesi ve dedesi de bakmis Issak’e kucuklugunde. Baska merak edip de ogrendigim konu da su ki – isaret dili, evrensel bir dil degilmis. Her ulkenin ayri bir dili varmis, puuu). Saolsun bize de bir suru isaret dili ogrettiler. Jason 38 yasinda dunyayi gezen ve simdiye kadar 54 ulke gormus cok enerji dolu bir adam. Sokhet ise 20 yasinda Kambocyali, nerdeyse hicbirsey bilmeyen, resim yaparak ailesine bakan kucucuk bir kiz. Bu ciftten cok etkilendigimizden, hayatlarinin icine cok kisa zamanda cok fazla girdik. Kisaca hikaye soyle: Ilk bulustugumuz gece hersey cok guzeldi. Sohbet dolu, civil civil bir gece gecirdik. Sagir ve dilsiz olmalarina ragmen, sanki kelimelere aslinda hic ihtiyacimiz yokmus gibi o kadar guzel anlastik ki kendimize ve onlara ve geceye hayret ettik. Sevgi dili hepimizi cok candan arkadaslar yapti. Bu yuzden ayin 1’inde tekrar onlarla ayni yerde bulusmak uzere anlastik. O gece Issak Pai’da kaldigindan Jess’le basbasaydik. Aslinda 2 gunluk trekking tur sonrasi nerdeyse ayakta uyuyacaktik ama yine de ayip olmasin diye gittik. Sicak selamlasmamiz ardindan biraz sohbet ettikten sonra, birden yanimizda, aptal bir spring roll icin kavga etmeye basladilar. Elbetteki sebep bu degildi ama birden biz aralarinda kendimizi ‘evlilik uzmani’ pozisyonunda bulduk ve aralarini duzeltmek icin arayi yumusatmaya calistik. Yaklasik 1 saat ugrastiktan sora, sonunda ayrilmak zorunda oldugumuzu soyledik. Sokhet bizi asagi gecirmek istedigini isaret etti. Asil hikaye zaten burda basliyor. Kiz birden hungur sakir aglamaya baslamasin mi ‘sarhos oldugu zaman Jason beni dovuyor, pasaportum onda oldugu icin hic birsey yapamiyorum, beni bazen eve kitliyor, sacimi cekiyor, surekli masaj istiyor, cok yoruluyorum, cok mutsuzum, evime gitmek istiyorum ama nasil yaparim hic bilmiyorum, cebimde hic para yok, ustelik sagirim, dilsizim, tek basima gidemem, lutfen yardim edin..’ Onun durumunun yanisira bizim de durumumuz su an okudugunuzdan da vahimdi aslinda. Sokhet ingilizce de bilmediginden yaziyla da anlatamiyor, sadece resim ve el kol isaretleriyle iletisim kuruyorduk. Bir yandan ona sariliyor, bir yandan tekrar dinlemeye koyuluyorduk. Icimiz parcalandi, ne yapacagimizi bilemedik. Ayni esnada Jess’le aramizda konusuyor, cozumler uretmeye calisiyorduk. Otobus parasini vermeyi onerdik. Basta ‘ok’ dedi ama neyseki sonra vazgecti. Sonra dusundum de, almis olsaydi, belki de istemeden bir evliligin bitmesine sebep olmus olacaktik. Caresizlikten ve yorgunluktan saglikli da dusunemiyorduk pek acikcasi. ‘Sadece 2 kez gordugun bu insanlarin hayatlarini degistirmek sana mi kaldi’ diyen icsesim, gozyaslarina bogulmus bu kizin caresizligi karsisinda hemen susuyor, olayin icine gomuluyordu. Daha sonra babasi ile konusturma fikri geldi aklimiza. Tamam dedi, cok sevindi, o gozyaslari yerini umut pariltilarina birakmisti. Sogukkanliligimi kaybetmemek icin boyle durumlarda hep olaya disardan bakmaya calisirim ama simdi dile getirirken kizin o halini dusundukce gozlerim doluyor. Ilk once kendi telefonlarimizdan aramaya calistik, ama Kambocya’nin kodunu bilmedigimizden arayamadik. Jess disarda bir yerden ogrenmeye gittiginde, ben de moral vermeye calismaya devam ediyordum. Yurtdisi konusma yapabilecegimiz bir yer buldugunu soyledi Jess geldiginde. Ancak hepimizin ordan ayrilmasi riskli olabilirdi. Jason geldiginde bizi bulamasaydi daha fazla olay cikabilirdi. Ben nobetcilik yaparak asagida bekledim, Jess de Sokhet’i alip gitti. Malesef 5dk sonra geri geldiler cunku saat 23.30’u buldugundan herkes heralde uyumus, telefonu acan olmamis, carelerimiz tukenmisti. Zaten Jason killanip surekli yanimiza iniyordu. Ertesi gun Sokhet’le 16.00’da ayni yerde bulusmak uzere oradan ayrildik ama elbette gece burda kapanmadi. Onumuzdeki birkac saati ne yapacagimiz konusunda tartisarak gecirdik. Jason hic de anlattigi kadar kotu bir adama benzemiyordu bence. Jess ise kiza cok baglanmis, O’nu hissettigini soyluyordu. Kizin sizofren olmasindan, adamin manyak olmasina kadar senaryolar uzerine senaryolar kurduk, Liz ve Young gelince olaylari basindan anlatip bir heyet de boyle olusturduk. Icimizi kaplayan bu kara bulutlarin yok olmasini saglamak icin uyumaya karar verdik. Ertesi gun 4’te oraya giderken son planlarimizi yapiyorduk. Benim umudum kizin dun fevri sinirinden dolayi boyle dusunmus ve anlatmis oldugu ama aslinda bugun kararini degistirmis olarak gelecegi yonundeydi. Jess’in senaryosu ise Jason’in durumu anlayip kizi birakmamis olabileceginden yanaydi. Gec de olsa geldi Sokhet ve sadece ailesi ile konusmamizin yeterli olacagini soyledi. Uzerine saolsun Liz aradi, Issak’i bulmus oldugunu, O’nu alip yanimiza dogru geldigini soyledi. Biraz olsun rahatlamistik. Sonucta hem kizla daha iyi anlasacakti, hem de onlari bize O tanistirdigi icin, bizden daha cok sey biliyor olmasi mumkundu. Hep beraber babasini aramaya gittik. Hepimiz teker teker denedik ama maalesef hic birimiz 2 kelimeden oteye ilerletemedik konusmayi. 20 dakika boyunca yilmadik ama yok adam sadece 2 kelime ingilizce biliyordu. Yine umutsuzluga kapanip yol kenarinda oturmaya gectik. Uzaktan Jason’i gordugumuzde, sanki hicbirsey yokmus, olmamis gibi davrandik ve aksam tekrar bulusmak uzere anlastik. Bu seferki mizansen bambaskaydi. Yeni tanistiklari Avusturalyali bir adamin yaninda oturan Sokhet sanki bugun O’na siginiyor gibiydi. Jason ise aralarina girip sohbete katilmaya calisiyordu. Yanimiza, elinde ‘ben sagirim. Lutfen yardimci olun…’ yazan bir kagitla gezen guzel bir kadin geldi. İsaret diliyle anlasmaya basladilar. Issak bu tip insanlara kil oldugunu, calisabileceklerden, bu yaptiklarini yanlis buldugunu soylerken, Jason cikarip bu kadina para bile verdi. Sasirtici bir tabloydu. Neyse konuyu dagitmiyim – o gece bizim elimizden cok fazla birsey gelmedi ama Jason kendi istegiyle ertesi gun Issak’le erkek erkege konusmak istedigini soyledi. Tam istedigimiz gibi gitti hersey ve ertesi gun bulustuklarinda beraber Kambocya’ya gitmek istedigini ve kizin ailesini gormesini saglamak istedigini soylemis Jason. Tatliya baglandigi icin cok memnunum. Bu hikaye her ne kadar bizi icine girdigimizden dolayi etkilese de, bu tip olaylarin cok daha beterleri her gun her yerde her saniye gerceklesiyor ne yazik ki. Karma olsa gerek !?