Warning: Undefined array key "tEBNDM" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/option.php on line 1

Warning: Undefined array key "LsDyLy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp.php on line 1

Warning: Undefined array key "VgOmZL" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-error.php on line 2

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$categories is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$post2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Deprecated: Creation of dynamic property wpdb::$link2cat is deprecated in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/wp-db.php on line 760

Warning: Undefined array key "KYYBez" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-query.php on line 2

Warning: Undefined array key "hceChJ" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-theme.php on line 1

Warning: Undefined array key "FrjaEP" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 1

Warning: Undefined array key "TXnGuc" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-wp-metadata-lazyloader.php on line 2

Warning: Undefined array key "rcpzQy" in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/class-walker-category.php on line 1

Deprecated: Using ${var} in strings is deprecated, use {$var} instead in /home3/alchemy3/public_html/vanessastateofmind/wp-includes/comment-template.php on line 1745
Vanessa's State of Mind | VeniVidiVici

VeniVidiVici

LIMA

(18-21.03.2011)

(Nüfus: 7.606.000)

Başkent Lima, 1535’de ispanyol Francisco Pizarro tarafından bulunmuş. Lima’nın kurulacağı yer, her yıl kutlanan 06 Ocak Krallar Şenliği sırasında belirlendiğinden, zamanında ‘Kralların Şehri’ diye adlandırılırmış.

Sahilleri, en ilgi çekici yeri olsa gerek. Önemli tarihi kalıntıları da var. Etrafı kumdan dağlarla kaplı enteresan bir şehir Lima. Çok güzellikleri de var, toz altındaları da.. Merkezi çok kalabalık ve kaotik. Ama sokak yemekleri çok güzel. Alışveriş merkezi kirliliği burda da var. Ancak insanlarına yine laf yok, çok şeker.. Herşeye olduğu gibi- nereden bakarsanız..

Müzeleri de bir o kadar güzel olsa gerek .. diyorum çünkü vardığımızda dışardan öyyyle güzel gözüküyordu ki heyecanlanıp, mutluluk pozları yaptım ammma kapalıymış. ‘Sad Sam’. ..

Sevgili arkadaşım Jenny saolsun, Peru’yu ve beni ziyarete gelirken, yanında topuklu ayakkabılarımı ve Serenush’umun yolladığı, bana altından değerli gelen kıyafet hediyelerleri getirdiğinden, Lima’da az biraz backpacker kılığımdan çıkabildim 🙂

p.s. Lütfen Inka kalıntılarının karşısındaki restorana, sadece Suspiro el Alemenya denemek için bile olsa, mümkün olduğunca şık 🙂 kıyafetlerinizle bi gidin de, damağınızı cennete uğratın..

O gece de şansımıza, arka bir masada büyük bir kutlama vardı. Böylece ellerinde beyaz bir mendille yaptıkları geleneksel danslarını izleme fırsatını edinebildik, yuppiiee ben yine çok mutlu 🙂

Bu arada siz de gördüklerimi görüyor musunuz? Ayaklar baş mı olmuş :p

1950’lerde tv çıktıktan sonra, özellikle Lima etrafına yoğun göç yaşanmış. Heralde bu yüzdendir ki fakirlik ve işsizlik oranı da hayli yüksek ve yine bazı şeyler için uyarılıyoruz: Sahillerde hırsızlık + taksiler için – üzerine reklam almış taksi, güvenli anlamına geliyor. Buna dikkat ettikten sonra, korkmanıza da gerek kalmıyor.

Görülesiler:

Plazalar:

Plaza de Armas, Archbishop’s Palace, Pelacio de Gobierno, Plaza San Martin

Müzeler:

Museo de la Nacion, Museo Larco, Museo de Arte de Lima, Museo Nacional de la Cultura Peruana, Museo de la Inquisicion

Miraflores

Barranco

Penas (daha önce bahsettiğim, folklör gösterilerini izleyebileceğiniz yerler)

Lima’da klasik aktivitelerin yanısıra, paragliding yapabilir, yüzebilir, sörf yapabilirsiniz..

bisikletle Pachamamac’a gidebilirsiniz…

PERU’S STATE OF MIND

Peru, zamanın en eskileri Norte Chico’lardan, Inkalara, ispanyollardan, Afrikalılara topraklık yapmış. 1821’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra bile her zaman politik savaşlarla uğraşmış. (detay için bknz son)

Peru, hem Amazonları, hem Andes’leri sınırlarında barındırıyor.

Haziran – Ağustos ayları arası yüksek sezon, Kasım – Nisan ayları ise yağmurlu

Fakirlik oranı 36%.

29,5 milyon nüfuslu Peru, Bolivya ve Guatemala’nın yanında nüfus çoğunluğu kızılderili halkın olduğu üç ülkeden biri. Nüfusun yüzde 45’i kızılderili kökenli (ki bunlar ağırlıklı olarak Quechua (% 40) ve Aymara (% 5) konuşan halkına ait. % 37 melez olan halkın, % 15 kadarı Avrupa kökenli, geri kalan % 3 ise kısmen Afrika, kısmen  Asya kökenli.

Koka yaprakları 1 numara

Halk, tarımcılık, balıkçılık, madencilik ve tekstil ile uğraşıyor.

1 usd: 2,9 soles

Işsizlik oranı hesaplanamıyor derecesinde kötü 🙁

Ancak halk sokakta her türlü şeyi satarak tutunmaya çalışıyor. Özellikle yerliler..

İkibuçuk milyon Perulu sürekli olarak göçmen vaziyette başta ABD, Avrupa ve Japonya olmak üzere yurtdışında yaşıyormuş.

%95 halk yine katolik (zaten ispanyolların gelmesi ile başlayan bir akım bu ve gittikçe de büyüyennn..) neyse ki hala bazı yerli gruplar törenlerle Pachamama (doğa ana)’yı da anıyormuş!!!  Ben deeeee!!!

Machu Picchuuuuuuuuuuuuu

Peru müziği, And’ların, ispanyolların ve Afrika kökenlerinin etkisinde oluşmuş. Farklı uzunluklarda, bambudan veya kemikten yapılan Quena ve mızıkaların bambu kamışı ile tutturulduğu, küçücükten kocaman boylarına kadar değişen Zampona, en önemli üflemeli enstrümanlarından.. Bunlara, Kolombiya’nın üflemeli ve vurmalı esintisi, ispanyollar’ın gitar, ve arp’i getirmesi, Afrikalılar’ın ise ritimlerinin yanısıra, colon adlı perküsyon aletini, aileye katmaları da eklenince, Peru için voltran oluşuyor! (buraları kimse okuyor mu merak ediyorum? 🙂 ).

Geleneksel dansları folklörde, vurmalılardan etkilenmişler ve önemlileri marinera, tondera ve huayno ki bunlar da Penas’larda izlenilebiliyor..

Milli sporları futbol ama boğa güreşi de var kültürlerinde. Hatta bazı yerlerde yerliler, akbabaları takıyorlarmış boğanın kafasına, ispanyollara karşı güçlerini göstermek için!

Tarihçe: Peru bin yıllar boyunca Pre-Inka kültürüne sahip olan bir ülkedir. İlk göç eden yerleşimciler, M.Ö. 20.000 ile 10.000 yıllarına kadar bugünkü Peru’nun olduğu bölgeye gelmişlerdir. M.Ö. 4000 yıllarında tarla kurmaya ve hayvan yetiştirmeye başlarlar. Bugün halen daha ayırt edilebilen en eski kültür, M.Ö. 800 ile M.Ö. 300 yıllarına kadar var olmuş olan Chavinde Huantar’dır. Titikaka Gölü çevresinde M.Ö. 1. yüzyıldan itbaren M.S. 1000 yılına kadar Tiahuanaco kültürü oluşur. Sahilde, And nehirlerinin sulak alanlarında M.S. ilk binyılda Lambayegue Bölgesi civarında Mochica gibi farklı kültürler oluşur. Inka Krallığı’ndan önce, gelişmiş şehir kültürü olan Chimu’nun başkenti Chanchan’dı

İnka Krallığı 1200 civarında oluşur ve 1532’ye kadar bugünkü Kolombiya, Ekvator, Peru, Bolivya, Arjantin ve Şili’nin büyük kısmına genişler. Peru’nun yüksek platosunda bulunan Cusco şehri  İnka Krallığı’nın başkentidir.

İspanyollar 1532’den itibaren bu ülkeyi fethederler ve  İspanya Krallığı adına Peru Valiliği’ni kurarlarlar ki bu valilik, zirvesine ulaştığında bugünkü Panama’dan, kıtanın en güney noktasına kadar ulaşmıştır.

1821’de ülke Jose de San Martin ve Simon Bolivar tarafından kurtarılır ve bağımsızlığını kazanır. Bununla birlikte isyanlar ve iç savaşlar modern bir devletin gelişmesine engel olurlar.

1879 yılında Güherçile Savaşı patlak verir. Şili ve Bolivya bağımsızlıklarını ilan ettikleri zamandan beri Antofagasta üzerinde tartışma halindedirler. Peru tartışmalı bölgede çok sayıda guano ve maden şirketine sahiptir. Bolivya Peru’ya birlik olma halinde Antofagasta’da ekonomik ayrıcalıklar teklif eder. Ayrıca Peru, İspanyol valiliğinin kolonyal zamanında devraldığı politik ve ekonomik öncelikli pozisyonunun, Güney Pasifik’te Şili tarafından tehlikede olduğunu görmektedir.

1874’de Şili’ye karşı Bolivya ile beraber gizli bir pakt kurulur. Bu pakt yine de Şili’nin zaferine engel olamaz. Bolivya kaybedilen çok sayıdaki muhaarebeden sonra 1880 yılında savaştan çekilir ve Antofagasta Bölgesi üzerindeki hak iddiasından tamamen vazgeçer. Şili bu arada kuzeye doğru ilerleyerek Peru bölgesi Tarapaca’ya girmiş ve Peru’ya ateşkes ve barış antlaşması teklif etmiştir. Peru yine de Tarapacá’yı Şili’ye bırakmayı reddeder. Şili takip eden yıllarda yeni bir savaş başlatarak, 1881’de Peru ordularını tahrip ettikten sonra Başkent Lima’ya girer. Resmi hükümet lağvedilerek, Şilili General Patricio Lynch ülke valisi olarak tayin edilir. Bununla birlikte, Miguel Iglesias ve Andres Caceres gibi bazı Perulu generaller kurtularak; Doğu ve Kuzey Sierra’da, başarısı şüpheli organize bir gerilla savaşı yürütmeye çalışırlar. Caceres son bir kurtuluş mücadelesinde bulunmak için Temmuz 1883’de 1500 kişilik konvansiyonel bir bölük kurmayı başarır. Kuşkusuz Şilili Albay Alejandro Gorostiaga Huamachuco Muharebesi’de son umutları yıkar. Saveş kesin olarak kaybedilmiştir. Ekim 1883’de Ancon Antlaşması ile savaşa son verilerek Tarapaca ve Tacna, Şili’ye bırakılır ve Şili Ordusu Peru’dan çekilir.

1968’de Juan Velasco Alvarado altındaki bir askeriş cunta kansız bir darbe ile hükümeti devralarak, toprak ve ekonomik reformlarla sosyal bir sistem getirmeğe çalışır. General Velasco 1975’de General Francisco Morales Bermudez tarafından düşürülürülerek, yeniden müteşebbis yanlısı bir yön izlenir. 1980’de, 1968 yılında düşürülen Fernando Belaunde Terry seçilmiş başkan olarak yönetimi devralır ve yeniden iktidara gelir.Terry, devletleştirlen şirketleri tekrar özel teşebbüse devreder.

1980li yıllarda sol yanlısı gerilla örgütü Aydınlık Yol („Sendero Luminoso“) hükümete karşı silahlı bir savaş başlatır. Her iki taraf da, sivil halka karşı kendi taraflarına disipline etmek için, acımasız bir harekat yürütür. Aydınlık Yol’un faaliyetleri 1990lı yıllara kadar devam eder. Ülkenin diğer sol gerilla hareketi Movimiento Revolucionario Tupac Amaru sivil halka karşı şiddeti reddeder.’*

*wikipedia

2006’dan bugüne kadar da başta Alan Garcia vardı. Ancak biz ordayken tekrar seçimler olacaktı. Ve biz baya politikanın tam içinde olan bir kız arkadaşımızın yanında kaldığımız için, dediğim gibi büyük işin içindeydik, enteresandı 🙂

Gidilesiler:

Machu Picchu*

Cusco*

Huacahina*

Arequipa

Lake Titicaca*

Huaraz, the Cordilleras Blanca, Huayhuash

Canon del Cutahuasi

Iquitos por Amazonas*

FAREWELL to ECUADOR

Yabancılara ne kadar sıcaklar, müthişler!.. Buldukları yerde bırakmıyorlar, saatlerce konuşuyorlar, yardım etmenin böyle içtenini ancak anneler yapar.. Sokakta durdurup konuşabilirler, bu kadar tatlılar.. Asi gençleri bile cana yakın! Bayıldım insanlarına! Topraklarına da! Çok çok çok teşekkürler Ekvator, bana müthiş bir karnaval da yaşattın! Bana çok iyi baktın, aşırı çok sevdim seni!!! Lütfen hoşça kal 🙂

tadın damağımda L umarım geri gelicemmm bu sefer Galapagos’a! Otavalo’ya! Quito’ya!

ECUADORIAN FOOD

‘Ekvador’da yemek türleri çok çeşitlidir. Tarımsal şartlar ile yükseklikle birlikte değişir. Domuz eti, tavuk, sığır eti engin çeşitlilikteki tahıllar, patates veya pirinçle birlikte, dağlık bölgelerde popülerdir. Ekvador’un dağlık bölgelerinde satılan sokak yiyeceği ise kavrulmuş domuz ile birlikte patatestir. Özellikle alçak bölgelerde bir çok meyve çeşidi bulunur. Karides ve ıstakoz kıyı kesimlerin vazgeçilmez yiyecek maddesidir.’ demis Wikipedia..

Benim favorim Morocho yummmyyyy – hot rice puding

ve fennnnaaaaaa durumdayım. Sadece bir kere yiyebildim ve bittimmmm istiyorum por favorrrrr

Kahvaltıda yumurta ve ekmek dışında humita diye adlandırdıkları, mısırdan yapılan kekimtrak bir şey var ki çok güzel.

Öğlen yemeği (almuerzo) ve akşam yemeği için yine lokal restoranlarda 3 tabak yemeği 2 usd’ye kapatabilirsiniz (çorba+ana yemek + tatlı)

Bunlar dışındaki bir kaç klasik:

Chocos con tostado y quimbdito

Humita y aji de choco

Empanadas de morocho

Chuchucaras

Encebollado

Boyo

Motepiyo

Ambato’da denediklerim:

chiguil

dulce de zambo

off bu çok iyiydi. Peynirle bir meyve ama reçel gibi uff. Baya başarılı!

Enteresanlık, bir balık yemeği olan ceviche’nin sadece sabahları satılmasıydı. Öğlen veya akşam isterseniz, ı-ı.

Ama yine de herşey çok güzeldi Ekvator, teşekkürleeer 🙂

FAREWELL TO KATH

Dear Kath,

Although you know how much I love you and how much i appreciate every second we spend together, I want so say it more and even every day too

Although you are 10 years younger than me and some stupid fdkıjsmjghkdj guy even said that  I am a mother to you, never felt any kind of difference nor seperation from you

Although spending every second of the 2 whole months together with you, never felt bored, never felt bad, just couldn’t get enough of you!

You thought me – being self confident is nowhere even relevant to ego

You showed me there is always a good part in every case without exception

You proved me, just feeling the beautifullness of the world in its nature, you can always be free

You are a perfect example of a perfect person my lady, i adore your beauty

I adore your finding beauty in everywhere in every condition

You bring joy, happiness, peace, big smiles and big heart, where ever you go

Your passion and love for life, and every being on earth, your beautiful energy and your beautiful magnet, you, being positive at all times, no matter what, you, Kathleen Kuracina 🙂 please accept my forever friendship 🙂 Thank you for everything, Every moment was special with you!

Your courage, your childishness, your beautiful smile, your givingness, your hippiness, your hand walkings, your happiness, your peacefullness, your outgoingness, our milkshakes, and treats, and our deep conversations, the people we’ve met along the way, the nature we absorbed during the way, the villagers you translated at all measures, the adventures we’ve been through and the way we took them, my first christmass dinner, our first open ocean sailing, your diving courses, our sharing everythings, from food to emotions, our times during the carnaval, our dance classes, our dreams… and many more’s… spending every second with you was a treasure to me my lovely friend!

Gracias por todos mi amor!

Can’t wait to travel with you again! por favor!!!

PEOPLE

Halk ne kadar tatlı inanamıyorumm. Herkes sohbet etmek için can atıyor. Herkes bir ikramda, herkes bir davette.. yaşamasan şüphelenebilirsin gerçekliğinden. Müthişler, tertemizler, vericiler, gülüşteler, iyillikteler… Festival boyunca bizi yiyip, içirdikleri yetmiyormuş gibi, kalabalık yüzünden yer bulamazsak, evlerinde yatak teklif edenler.. yol üstünde yakalayıp, evlerine ikrama çağıranlar, gülüşlerini her daim eksik etmeyenler, tanıştığımız anda bize kolye hediye etmek isteyenler, tüm Ekvatorlulara sevgiler, saygılar, şimdiden özlemler !…

QUITO

(01-03.03.2011 + 16-17.03.2011)

(nüfus: 1.400.000)

1978’de, ‘en güzel korunmuş, en az değişen tarihi alanı’ sayesinde Unesco koruması altına alınmış.

Tarih boyunca önemli, kapışılan bir yer olmuş Quito.

Sıcak diye tahmin edebilirsiniz dimi, alakası yok.. Etrafı hem aktif volkanik (Pichincha), hem kardan beyaz şapka giymiş yeşil dağlarla kaplı. Bir komşusu da vadi.

Inkaların yerleşim alanıymış.

‘Eski şehir’ merkez diye geçiyor. Güneyi, çalışan nüfusun yerleşim alanı. Kuzeyi ise modern kısmı.. alışveriş merkezleri, yüksek binaları, finans merkezleri..

Buraya ispanyolca öğrenmeye gelen de çok var.

Quito, Sıfır yüksekliğe 1km uzaklıkta,

Ekvator çizgisine 35km yakınlıkta. Ancak o da başka bir muamma. Çizginin orada olduğunu söyleyen 2 müze de yalancı. Çizgi o yola yakın ama müzelerin içinde değil.

Normalde kaçmaz benden böyle aktiviteler. Ama Kath ile son günümü saatlerce otobüste geçirmek istemedim açıkçası. Bana uyacağını söylese de Kath de içten içe istemiyordu bi de. Gitmedik sonuçta..

2. gelişimizde ise Kath ile ilk gün Gringoarea’da gezdikten sonra, güzel bir gece ardından O’nu yolcu ettim:( 🙁 🙁 sniff sniff..

2. günümde ise breakdance dersine gittim 🙂 çok eğlendimmm 🙂 otra vez por favoooorrrr!

Tambien!

Görülesiler:


Eski şehirde: Plaza Grande + Plaza Grande kilisesi (içinde last supper resminin bir versiyonunu bulabilirsiniz. Masanın ortasındaki domuz başrolde! ) + Centro Cultural Metropolitano + Museo Alberto Mena Caamano + kuzeyinde Museo Camilo Egas + Basilica del Voto Nacional

San Fransisko Manastırı

Calles Garcia Moreno & Sucre

Plaza & Iglesia de Santo Domingo

El Panecillo

Casa De La Cultura Ecuatoriana

casa de cultura

casa de cultura 2

Museo Guayasamin & Capilla del Hombre

Museo Etnografico de Artesania de Ecuador

Museo de la Ciudad

Museo Nacional del Banco Central del Ecuador

Guapulo

La Mariscal

Park Itchimbia

Teleferik burda da var.

Parks: Parque La Carolina, Parque La Alameda, Parque El Ejido & Parque Metropolitano

Quito’nun yakınındakiler:

Ekvator çizgisini görmek için Mitad del Mundo

Biraz yakınında ise Rumicucho adlı Inka öncesi kalıntılar ve volkanik krater Pululahua var (Pululahua Geobotanical Reserve)

Hayvanat bahçesi

Antisana Ecological Reserve

Bellavista Cloud Forest Reserve conservation and bird watching lodge

Cayambe – Coca Ecological Reserve

Papallacta & Oyacachi thermal springs

Cotopaxi National Park

Mindo Nambillo cloud forest

Iliniza volcano

Pasochoa Wildlife Refuge

Pichincha (Rucu & Guagua) volcanoes

Accomodation: İlk gidişimizde değişik bir şey yaptık Kath’le ve bir ashram’da kaldık – bir Hare Krishna Ashramı. Günlüğü 7 usd ama 4 saat çalışman da gerekiyor – ki bu genelde ya temizlik, ya yemek oluyor.

Güzel yanları ise, 3 öğün, hem de vejeteryan yemeğin, bedelin içinde ve tüm aktivitelere ücretsiz katılabiliyorsun da! Sabah ve öğleden sonraları yoga var. Her gün bir konuşma var. Monklar var. Hayalimdeki kadar değil ama yine de güzeldi. Hayalimdekinde bi kere ingilizce konuşuyorlardı:p anlayamadığım bir dil değil ve 2 değil, 2002 monk vardı.

Zaten bir couchsurfer bulunca oradan ayrıldık ve Felix(the couchsurfer)’in evinde de 1 gece kalıp ilk Quito gezimizi böylece tamamlamış olduk.

2. gidişimizde ise New Bask diye bir hostelde kaldık merkezde olmak için. Girişe dikkat!

Nightlife: Felix’de kaldığımız gece çıktığımızda, bizi bir gece kulubüne götürdü ki şok!, herkes dans gösterisinden fırlamış gibiydi. Her biri, birbirinden özgün ve özgür, kuralsız ve korkusuz, ruhları ve bedenleri bütün olmuş, uçuyorlardı. Benim gözler ve ağız ‘o’ şeklinde tabi, gözlerimi ayıramıyordum.  İtiraf ediyorum, ben salsa vs ne demek hiçç bilmiyormuşum. O filmlerde falan gördüklerimiz var ya, büyük palavra! Onlar sadece hadi max 1 sene çalışmış olsunlar, bunlar doğduklarından beri salsa yapıyorlar alo!  Çok daha tutkulular! hareketli, özgür ve çılgınlar! … tarifi zor, yapılası daha da.. içlerinden fışkırıyor adeta hareketler, şaka gibiler… En çok hoşuma giden de, sürekli eş değiştiriyorlar. Biz de nasibimizi aldık neyse ki 🙂 . En zevklisi bir zenci ile breakdance vs salsa yapmaktı… enfesti..

CANOA

(13-15.03.2011)

(nüfus 6.100)

Çıplak ayakla rahatlıkla gezebildiğin yerlerden.. Kath’le direk ayakkabılarımızı fırlattık zaten.

Sörfçülerin mekanı, kuşların da.. balıkçılarından da, plaj meraklıların da..

Sahil yürüyüşü ve güneş batışı her zaman olduğu gibi mükemmel

Bir bot kiralayabilir, ya da bisikletle köye inebilirsiniz..

İsterseniz Rio Muchacho Organic Farm’da çiftçilik öğrenerek, gönüllülük de yapabilirsiniz..

Accomodation: Cocoloco – 6 usd. Çok tatlı Alaskalı bir kadın ile Meksikalı kocası işletiyor. Ben ordayken, Alaskalı doğurmak üzereydi.. köpekleri var ve biz sahile giderken, bizi korumak için yanımızdan ayrılmıyor, biz denize girerken eşyalarımızı kolluyorlardı. Çok acayip değil mi?

Banos – Pedernales – Canoa

Banos – Ambato – 1 saat – 80 cent

Ambato – Santa Domingo – 4 saat – 4 usd

Santa Domingo – Pedernales – 3 saat – 4 usd

Pedernales – Canoa – 2 saat – 2,5 usd

Anlayacağınız biraz zahmetli bir yol.

Akşamı Pedernales’de geçirmek durumunda kaldık çünkü Canoa’ya son otobüsü kaçırmıştık. Hiç turistik olmayan, 10dkda merkez turunu tamamlayabileceğin has bir sahil köyü burası. Enteresan bir kilisesi var.

Kaldığımız otelin ismine bakmayın, gayet de memnun

kaldık. Kahvaltı ederken, bakın ne yakaladım 🙂

BANOS

(07-12.03.2011)

(nüfus: 14.700)

Öyle büyük ki etrafındaki dağlar

karşısında saygıyla eğiliyor, daha derin nefes alıyorsun

almak istiyorsun

ömrünün uzadığını, aldığın o nefesle hissediyorsun çünkü

Doğa o kadar zengin, o kadar çeşit ağaç dolu ki, aralarından sadece şelaleler sızıyor ve sıcak su kaynakları…

Turistik olsa da insanlar ve ‘küçük’ havası neyseki bozulmamış

Trekking, rafting, climbing, mountain biking, bungee jumping, atv, at gezisi gibi bir sürü aktiviteye de olanak sağlıyor Banos.

Şeker kamışı burda da çok meşhur ve onlardan şekerlemeler yapıyorlar. Ben de yaptım, çok eğlenceliydiiii..

Bu arada, Kate sayesinde burdaki o kocaman dağların en yükseğine çıktık. Hikaye şöyle: Bir gün Kath ile yürüyüşe çıkalım dedik ama bir güzel kaybolup 2 saat kaybettikten sonra ben blog bahanesi ile couchsurfer evimize dönmeye karar verdim, Kath ise insiyatifini bozmayıp tırmanmaya..

Ve sonunda müthiş zevkli bir gün geçirdi güzellik. Nico adında bir köylü ile tanışıp, inekleri beraber aşağı sürmüşler. Sonra da Nico, O’nu, evin önüne kadar motorsikletiyle bırakmış. Kath benim de çok seveceğimi tahmin ederek, ertesi gün için köylüden söz almış. Bi de bana hediye buket yapmiş 🙂

Bu arada köylü dediğimize bakmayın, Nico aynı zamanda okulda profesör! Ve bir dağ evi var Ve orada atları, inekleri var.

Okul sonrası orada takılıyor. Bırakın eşyalarını, bir duvarı bile yok. Bütün arazi onun, ama onun seçimi, arazisinin başında, dağın tepesinde duvarsız yaşamak.. Neyse, Kath beni inek sağma hayali ile kandırdı anlayacağınız..

Sonuçta inek sağamadık ama muhteşem bir gün geçirdik.

Kath’i çok özlicemmmm :(((((( lütfen söyleyin gitmesinnn :///

Couchsurfing yaptığımız Juan’ın evinde olduğum her saniyeyi manzaranın güzelliği yüzünden hep balkonda geçirdim diyebilirim – soğuk, rüzgar dinlemeden, genelde de hamakın üstünde..

Juan, bu arada müthiş bir insan.. Kocaman bir evi , hep açık, hep bir sürü insan, hep gülücükle, hep neşeyle karşılıyor.. Bir gece bir odada 4 kişilik aile bile kaldı, çok tatlıydı.. Yer çamurlanmış, görüyo, ‘tıtıtı’ yapıp gülerek süpürgeyi alıp siliyo ya yok böyle bi karakter 🙂 Hippilerin ülkemizde kimiler tarafından yanlış algılanması ne kötü, hatta içler acısı.. önyargılar..tıtıtı 🙂 Ömür boyu artan mutluluklar dilerim kendisine de.. ve tekrar teşekkürler..

Görülesiler:

Etrafına bir bak zaten 🙂

+

Thermal banyolar (2 tane var, şehir dışındaki daha az kalabalık ve daha güzel olabiliyor)

Pailon del Diablo

Parque Nacional Sangay

Burdan Cotopaxi’ye veya Chimborazo volkanlarına da tur alabilirsiniz

Bir de benim gibi bir dans dersinin içine atlayabilirsiniz 🙂

Go to Top