(24.12.2010-03.01.2011)


Atitlan gölü çevresinde, şahsen San Pedro’da kalmayı tercih ettim. Nerdeyse tüm hostellerde, bu müthiş manzarayı seyir edebiliyorsunuz. Biraz fazla turistik ama yerin güzelliği sayesinde, turistlerden kendinizi arındırıp uçabilirsiniz. Kelimenin anlamiyla da üstelik – paragliding var! Bu güzellikte bu kadar uzun  kalmamın bir başka sebebi de ispanyolca dersi almaktı.

Yerliler yani Mayalar o kadar tatlılar ki, buraya ispanyolca öğrendiğimde, kesinlikle geri gelmek istiyorum. Bir sürü insanla tanıştım ama konuşamamak çok canımı acıttı. Üstelik her iki taraf da çok hevesliydi grrrr.

Kate sayesinde Mayalı bir aileden öğrendiğim efsaneyi aktarmak istiyorum: Geceleri göl kenarına gitmeye çekiniyormuş köylüler, çünkü göl altında yatan ruhların,geceleri isimlerini çağıdıklarını inanıyorlarmış. Daha çok çocukları korkutmak için uydurulan bir hikayeye benziyor ama saygım sonsuz elbette.

Görülesiler

San Marcos + San Juan + Santiago Maya köyleri (ki bunları daha detaylı, az sonra paylaşacağım)

Santa Cruz (çok turistikmiş, o yüzden gitmedim)

San Pablo (tehlikeli denildiğinden gitmedim ama erkekseniz, yanınıza fazla para almadan gidin görün derim, çünkü yakınındayken kültürün ne kadar daha fazla hissedildiğini gördüm)

Şehrin gerçek merkezindeki market

Indian nose – normalde 120 Q. Ancak belirli bir sayıyı geçince bu rakkam 70 Q’ye kadar bile düşebiliyor. Gece yarısı 4’te buraya çıkarsanız, güneşin doğuşunu yakalayabilirsiniz.

Volcano trekking

Solar panellerle ısıtılan hot tublar

Mayan Yoga – her gün 7.30 ve 15.00’de IXIIM’de

San Pedro Yoga’da Pazartesi – Cumartesi arası her gün saat 8’de meditasyon, 9’da yoga

Pazartesileri Belly ve Afro karışımı bir dans dersi var – 30Q @yoga space

İspanyolca okulları:

San Pedro ve Collectivo en iyileri ama dolayısıyla en pahalıları (15 saatlik ders yaklaşık 100usd)

Mayab Spanish School (15 saatlik kurs, 55usd üstelik salsa dersleri, maya konferansları ve yöresel kutlamaları da ücretin içinde) – haliyle bunu seçtim 🙂

Gece Hayatı

Buddha Bar (ki burda akşamları yemek de mümkün)

Freedom bar

Freedom bar karşısındaki 2. katta açılan yeni elektronik müzik çalan kulüp

Cocos Bar (genelde reggea çalıyor ama elektronik müziğe de haftada bir yer veriyorlar)

Yenilesiler (restoranlar):

Clover restoanı – hem makul hem de çok lezzetli – bazı akşamlar canlı müzik de var.

Zoola – sosyalleşmek için müthiş ortam, ayakkabılarınızı çıkararak, yerde keyifle, saatlerce sohbetle yummy

D’noz (sağlıklı ve leziz, üst kat göl manzaralı)

Hummus ya (adı üstünde humusu ve falafeli tavsiye) ki burda akşamları gezginler kendi müziklerini yapıyorlar. Göl üzerinde oturma mekanları da var.

Jarachik restoran

(yukardakilerin hepsinde wifi imkanı var)

(hard core budgeting:) İskelenın orda her gün açılan taco standından, her öğlen maksimum 15Q’ya 3 taco veya torta veya quesadilla yiyerek hem karnımı hem cebimi doldurdum. Sokakta dolaşan Mayalı teyzelerden aldığım muzlu ekmek ise sadece 1Q’ye kahvaltı imkanı sağladı.

Kalınasılar:

Yo mama hostel – backpackerların dolup taştığı hostel

Zoola – genelde İsraellilerin takıldığı hostel

Jarachik – benim seçimim burdan yana oldu – daha sakin ve üst katı süper manzaralı

First Christmas Experience

Kate ve Alana (daha önce bahsettiğim, Oaxaca’da tanıştığım, ve süper arkadaş olduğum, kaynaştığım Kanadalı arkadaşlarım) ile birlikte yaklaşık bir düzine insana yemek yaptık.

christmas 3

Kate vejeteryan olduğu için, bol malzemeli sebze çorbası adından, tarçınlı, elmalı crumble, sıcak şarap eşliğinde keyfimize diyecek yoktu yummyyy.

christmas 2

Saatlerce süren güzel sohbet yüzünden kilisede yapılan kutlamaları kaçırdık ama şehre indiğimizde, curcunanın tam göbeğine düştük. Bir arkadaşımın yaptığı benzetmeyi sevdim: İspanya’da yapılan boğa festivalinde boğalardan kaçmak yerine, resmen burda çatapatlardan kaçıyorduk. Şaka yapmıyorum, cidden tehlikeliydi. En çok da çocuklardan ve turistlerden kaçmak gerekiyordu.

Yılbaşı Gecesi


Sadece anı olması açısından yazıyorum, yoksa pek kayda değer bir şey yoktu açıkçası. Kate, El Salvador’a, Alana ise Meksika’ya döndü. Ben de az tanıdığım insanlarla yılbaşını geçireceğime, bu sefer değişiklik olsun, tek gireyim diye düşündüm. İlk önce geçen sefer kaçırdığım kilise kutlamalarına gittim 22.00-23.00 arası. Rahibin verdiği demeç ispanyolca olduğundan, sadece ordaki çocuklarla kıkırdaşarak, ortamdan müthiş zevk almayı becerebildim. Ardından birşeyler atıştırıp Buddha Bar’a gittim, amanınnnnnnn turist patlaması vardı, tıklım tıklım, adım atacak yer yoktu.

Saçlarıma düşen havai fişekle oradan ayrılmam arasında sadece kalabalık yüzünden 15 dk geçti ve çok geçmeden geceye rüyalarımda devam ettim.